Bilindiği
gibi işletmeler faaliyetlerinin genel kapsamı içinde faaliyetlerinin gereği
olarak muhtelif kişi ve kuruluşlarla ilişki içinde bulunurlar. Mal ve hizmet
satın aldıkları kişilerle, kredi kuruluşları ile, yurt içinde ve yurt dışında
mal sattıkları veya hizmet ifa ettikleri kişi ve kuruluşlarla ilişki içinde
bulunurlar. Mal almaları veya satmaları muhtemel olanlarla da ilişkileri söz
konusu olur. Bu kişilerle iyi ilişki içinde bulunmak işletmelere müşterilerini
koruma, mal aldığı kişilerle iyi ilişkileri de tedarik garantisini ve uygun
fiyatlarla mal ve hizmet alımına yardımcı olur. İşletmelerin toplumdaki
bilinirliği ,markasının bilinir olması güvenilir olmalarına ,daha kolay kabul
görmelerine imkan sağlar. Bu durum bankalar nezdinde ve ürettikleri malların
muhtemel alıcıları ile tedarikçileri üzerinde olumlu etki yaratır. İşletmeler
yukarıda belirtilen nedenlerle temsil ve ağırlama harcamalarında bulunurlar. Bu
gün yazımızda genel giderler arasında yer alan temsil ve ağırlama giderleri
konusunu ele alacağız.
Yasal
düzenleme
Gelir ve
kurumlar vergisi mükelleflerinin yapacağı temsil ve ağırlama harcamalarının
vergi matrahının belirlenmesinde gider yazılması ile ilgili yasal düzenleme
Gelir Vergisi Kanunu’nun 40'ıncı ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6'ncı
maddesinde yer almaktadır. GVK Madde 40/1 e göre safi ticari kazancın tespit
edilmesi için, asadaki giderlerin indirilmesi kabul edilir: Ticari kazancın
elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler; ( ihracat,
yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan
mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak
elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu
işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları
giderleri de indirebilirler.)
Safi kurum
kazancının belirlenmesi ile ilgili Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6'ncı maddesi
ise şöyledir:
1) Kurumlar
vergisi mükellefleri, bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı
üzerinden hesaplanır.
2) Safi
kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki
hükümleri uygulanır. Zirai faaliyetle uğraşan kurumların bu faaliyetinden doğan
kazançlarının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 59 uncu maddesinin son fıkra
hükmü de dikkate alınır.
Genel
Giderler-Temsil ve Ağırlama Giderleri
Ticari
kazancın tespitinde gayrisafi hasılattan indirilmesi kabul edilen gider
nevilerinden birincisi, kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılan genel
giderlerdir. Genel giderlerin nelerden ibaret olduğu ise, ne Gelir Vergisi
Kanunu’nda ne de diğer vergi kanunlarında belirtilmiştir. Kısaca belirtmek
gerekirse yapılan faaliyetin maddi yapısı ile ilgili olmayan, her ne şekilde
olursa olsun, bir ticari organizasyonun varlığı halinde yapılması gerekli olan
giderler genel giderlerdir. Başka bir deyişle genel giderler, faaliyete değil
fakat ticari organizasyona bağlı giderlerdir. Alım satımı yapılan malın
muhafaza edildiği depo binası ile ilgili giderler işletme giderleridir. Buna
karşılık aynı faaliyette büro olarak kullanılan binanın giderleri, genel giderdir.
Faaliyetin türü ne olursa olsun bir ticari organizasyonun kurulmuş olması, bu
giderin yapılmasını gerekli kılar. Temsil ve ağırlama giderleri de genel
giderlerdendir.
Temsil ve
ağırlama giderleri
Ticari
gelirin elde edilmesi ve devam ettirilmesi için yapılan giderlerden birisi de
temsil ve ağırlama giderleridir. Ancak temsil ve ağırlama giderlerinin gelirin
elde edilmesi ve devam ettirilmesi ile ilişkisinin kurulması, diğer genel gider
türlerine nazaran daha güçtür.
Bu nedenle
dikkatli olunması gerekir. Temsil ve ağırlama giderleri günümüzde yaygın olarak
yapılmakta ve çoğunlukla bu giderler, işletmelerin ticari ilişki içinde
bulunduğu işletme ve kişilerle sınırlı da kalmamaktadır. İşletmelerin- -ticari
açıdan ilişkide bulunmadığı kişiler veya işletmeler için yaptıkları
harcamaların, ticari faaliyetle doğrudan ilgisinin olmadığı açıktır. Ancak
ticari hayatta bulunan işletmelerin, bu tür giderlerinin bulunmaması da
düşünülemez. Bu nedenle, işletmenin büyüklüğü, faaliyet konusu, ilişkide
bulunduğu işletme ve kişilerin durumu dikkate alınarak, işle doğrudan ilişkisi
olmasa da belirli ölçüler ve sınırlar içinde yapılan harcamaların, temsil ve
ağırlama gideri olarak dikkate alınması kabul edilmektedir. Bu harcamaların
vergi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilip edilmeyeceği konusunda
aşağıdaki ölçülere belirlenebilir.
- Harcama
ile kazancın elde edilmesi arasında illiyet bağı kurulabilmelidir. İlliyet bağı
hukuki sonuç ile sonucun ortaya çıkmasını sağlayan olaylar ya da durumlar
arasında ilişki bulunmasını ifade eder. Temsil ve ağırlama giderleri konusunda
illiyet bağının varlığı temsil ağırlama giderlerinin yapılması nedeniyle
satışların artmasıdır. Temsil ağırlama giderlerinin yapılması satışların
düşmesini de önlemiş olabilir. Ancak burada bağın varlığını ortaya koymak daha
güçtür. Bu güçlük işletmeyi ve markasını tanıtmayı, işletmenin bilinirliğinin
artırılması suretiyle satışların artırılmasına yönelik temsil ağırlama
harcamalarında da söz konusu olur. İlliyet bağının varlığını ispat yükünün mükellefe
ait olduğu unutulmamalıdır.
-Yapılan
harcama ile ticari kazancın elde edilmesi muhtemel olmalıdır. Ticari kazancın
artması veya azalmasının önlenmesi sonucunu doğuracağı muhtemel görünen temsil
ve ağırlama giderleri adı altında yapılan harcamalar kanunen kabul gören bir
gider olarak kabul edilebilir. Hesap dönemi sona erdiğinde elde edilen sonuçlar
ticari kazancın artığını gösteriyorsa vergi incelemelerinde eleştirilme riski
az olacaktır.
-Temsil ve
ağırlama giderlerinin büyüklüğü önemlidir. Bu giderlerin büyüklüğü, işletmenin
içinde bulunduğu sektörün yapısı, yürütülen ticari faaliyetin niteliği ve
işletmenin iş hacmi dikkate alınarak değerlendirilebilir. İşletmenin geleceğe
ilişkin büyüme planları da etkili bir unsur olarak düşünülebilir. Burada esas
olan yapılan harcamanın ticari işin boyutu ile paralellik arzetmesidir. İşletme
gelir(veya kurumlar) vergisi beyannamesinde zarar beyan ederken yüksek miktarda
temsil ve ağırlama gideri yapılmış olması vergi incelemelerinde eleştiriye
neden olabilir. Gerek yargı kararlarında gerekse idarenin görüşlerinde makul
sayılabilecek bir oran belirtilmemiştir. Bununla beraber toplam giderler içinde
%5ten düşük olan temsil ağırlama giderin eleştirilme ihtimali düşüktür
denilebilir. Bayi toplantıları, yeni ürün tanıtımı çalışmaları ve benzeri
nedenlerle yapılan temsil ağırlama harcamalarının işle bağlantıları açık
olduğundan kanaatimizce,harcamanın miktarının uyumlu olup olmadığına bakmak,
hasılatın miktarı ile uyum aramak gerekmez.
-Harcamaların
belgelendirilmesi gerekir. Ticari işletmeler Vergi Usul Kanunu’nun 227'nci
maddesinde sayılanlar dışında, tüm giderlerini belgelendirmek zorundadırlar.
Temsil ve ağırlama ile ilgili olarak alınan faturalarda harcamaların kimlere,
nerede, ne zaman ve hangi amaçlarla yapılmış olduğunun yazılması ispatlama
bakımından yararlı olur.
Yukarıda
yer verilen hususlar temsil ağırlama giderlerinin kanunen kabul edilen gider
olarak kabul edilip edilmeyeceğinin belirlenmesine imkan verir. Ölçülerin bir
kısmı sübjektif nitelik taşımaktadır. Bu nedenle uygulamada ortaya çıkan
sorunların olay bazında ele alınarak değerlendirilmesi yerinde olur.
Değerlendirmelerde giderilemeyen tereddütler konusunda vergi idaresinden görüş
alınması yerinde olur.
Arif Akarca / Dr. Mehmet Şafak
0 yorum:
Yorum Gönder