İşletmelerde ücret politikalarının belirlenmesi ve
uygulanması, işletme yöneticileri için en önemli görevlerden biridir.
Çalışanları işe ve işletmeye bağlayacak faktörlerin başında ücret yönetimi
gelir. Küçük işletmelerde ücret yönetimi, işletme sahip ya da sahiplerince
yürütülür. Ortaklar çalışanlarla çoğu zaman yakın temas halindedir. Orta ve
büyük ölçekli işletmelerde personel veya insan kaynakları departmanı bu görevi
yapmaktadır. Çalışma hayatına ilişkin en önemli meselelerden biri çalışanlara
verilecek ücrettir. Özellikle ekonomik kriz zamanlarda ücret düzeyinin tespiti,
işletmenin varlığını sürdürmesi ve çalışanların geçimlerine yetecek ücret
almaları bakımından hayati önem taşır. Durumun iyi analiz edilmesi ve
dengelerin sağlanması gerekir. Bu amaçla birtakım ölçüler kriterler
belirlenmiştir.
Ücret düzeyinin tespitinde farklı uygulamalar olmaması için
kullanılan kriterler iş analizi, iş tanımlan, iş şartnameleri hazırlanmasıyla
başlar, iş ve personel değerlemesiyle son bulur. Ayrıca çalışanların kıdem
durumu, işin güçlüğü, iş yeri şartları ve işin sosyal görünümü gibi faktörler
göz önüne alınarak ücret düzeyi tespit edilmektedir. Ücret politikasının amacı,
işletme içinde ödenecek ücret düzeyini saptamak, ücret yapısını oluşturmak ve
bu verileri kullanarak çalışanlara emeğinin karşılığı olarak ödenecek ücreti
belirlemektedir. Bunun birinci nedeni, ücretin ekonomik ve sosyal etkilerinin
bulunmasıdır. Ücretler emeğin karşılığı olarak çalışanın gelirini ve yaşam
düzeyini tayin edici unsur olmasıdır. Aynı zamanda ücret, üretim faktörü
girdisi olarak bir maliyet unsuru olduğundan endüstrinin gelişmesine etki eden
faktörlerdendir. İşletmeler sınırlı kaynakları ile çalışanlara tatmin edici
ücret ödemek, işletmesinin varlığını sürdürmesini ve büyümesini sağlamak ister.
Sınırlı kaynaklarla çalışanına en yüksek tatmini sağlayacak ücreti ödemeye
çalışır. Kendisine vergi yükü getirmeyen ücret unsurlarını da göz önünde tutar.
Bilindiği gibi ücretin ana unsuru çalışanla iş veren arasında yapılan iş
sözleşmesine göre belirlenen esas ücrettir ve nakden ödenir. Bunun yanında bazı
nakdi ve ayni diğer ödemelerde mevcuttur. Bu gün yazımızda başlıca ek ayni
ödemelere kısaca değindikten sonra çalışana araç tahsisi ve vergilemesi
üzerinde duracağız.
Ayni ödemeler
İşletmelerce çalışanlara belirlenen ana ücretlerine (çıplak
ücret) ilave olarak ayni ek ödemelerde bulunmalarının nedenleri vergi ve
sigorta primi ödemesine neden olmayan, kanunlarla belirlenmiş istisnalar;
toplumun gelenekleri; çalışanların motivasyonunu ve işletmeye bağlılıklarını
sağlamaktır. Ayni menfaatler gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince, Gelir
Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesi uyarınca işletme gideri olarak kabul
edilmektedir. Bunların başlıcaları; işyerinde veya müştemilatında personele
yemek-yatacak yer sağlanması, tedavi ve ilaç yardımı, iş kıyafetleri verilmesi,
bireysel emeklilik katkısı. Doğrudan işletme gideri sayılmamakla beraber
GVK’nın 61’inci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen vergiden müstesna ayni
ücret ödemeleri de söz konusu olabilir. Bunlar yemek yardımı (GVK 23/8 deki
şartlarla vergiden istisnadır.), konut yardımı (GVK23/9 deki şartları
taşıyanlar vergisizdir),- taşıt –servis yardımı, personel, eş ve çocuklarına
şahıs sigortası(belli sınırlar içinde)yaptırılması ile personele araç tahsisi
olarak sayılabilir.
Personele araç tahsisi
İşletmelerde üst düzey personele ve özel uzmanlık sahibi
çalışanlara binek otosu verilmesi son 15-20 yılda yaygınlaşan bir uygulama
haline gelmiştir. Büyük işletmelerin önemli bir kısmı yönetim kurulu, genel
müdür, genel müdür yardımcısı gibi üst düzey yöneticileri ile işlerin başarı
ile yürütülmesi için özel bilgi ve tecrübeye sahip uzman kişilere binek otosu
tahsis etmektedirler. Bu yolla bu kişilerin merkez iş yerine ve şubelere daha
kolay ulaşmaları hedefl enmektedir. Ayrıca, bu yolla işletmenin başarısında
önemli rol oynayan kıymetli elemanların motivasyonu ve işletmeye bağlılığı da
sağlanmaya çalışılmaktadır.
İşletme personeline işletmenin aktifinde yer alan aracı
verebileceği gibi araç kiralamak suretiyle yada personelin sahip olduğu
otomobili kira sözleşmesi ile kiralayıp şirket işlerinde kullana bilir, bu
personele de kullandırabilir. Bu durumlarda binek otosu ile ilgili vergileme
farklı olabilir. Aşağıdaki düzenlemelere göre işlem yapılacaktır.
İlgili vergi düzenlemeleri ve vergileme
Araç giderlerinin gider yazılma durumu 5520 Sayılı Kurumlar
Vergisi Kanunu’nun 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir
hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı,
safi kurum kazancının tespitinde GVK’nın ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin
uygulanacağı belirtilmiş olup safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 8’inci maddesi ile GVK’nın 40’ıncı maddesinde yer alan giderler
hasılattan indirim konusu yapılmaktadır. Gelir vergisi mükelleflerince göz
önünde tutulan GVK’nın 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının:
- (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve
idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin ,
- (5) numaralı bendinde, kiralama yoluyla edinilen veya
işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderlerinin,
- (7) numaralı bendinde ise, Vergi Usul Kanunu hükümlerine
göre ayrılan amortismanların safi ticari kazancın tespitinde gider olarak
indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki hükümlere göre işletme aktifine kayıtlı olan
taşıtlarla kiralanarak personele tahsisi edilen taşıtların giderleri ve
amortismanları gider yazılabilecektir.
Araç tahsisi ile personele ek ücret sağlanmakta mıdır?
Ücretin tanımının yapıldığı GVK’nın 61’inci maddesinde; ücretin işverene tabi
ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para
ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu;
ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat,
zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka
adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebet niteliğinde olmamak
şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun
mahiyetini değiştirmeyeceği; yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle
tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para ayın ve
menfaatlerin ücret olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Hizmet erbabının
toplu olarak işyerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla işverenler
tarafından yapılan taşıma giderlerinin gelir vergisinden istisna tutulacağı
hükme bağlanmıştır (GVK 23/10).
Ancak personele araç tahsisi bu kapsamda görülmemektedir.
Üst düzey yöneticilere verilen taşıtların giderlerinin gider yazılması kabul
edilmekle beraber bu kişilerin evden işe geliş ve işten eve dönüşleri ile hafta
sonu ve bayram tatillerine isabet eden giderlerin bu kişilere sağlanmış menfaat
sayılarak-ücret sayılarak vergilenmesi söz konusu olmaktadır. Maliye
Bakanlığı’nca konuya ilişkin olarak verilen özelgelerde ki görüşü, şirket
personelinin işyerine geliş gidişlerini kolaylaştırmak maksadıyla toplu taşıma
dışında tahsis edilen araçlar ile yönetim kurulu üyelerine bu sıfatları
dolayısıyla tahsis edilen araçların, işle ilgili olarak kullanılmadıkları (işe
geliş- işten dönüş, hafta sonu tatili, bayram tatili vb.) dönemlere ilişkin
giderlerden şirket tarafından karşılanan kısmının net ücret olarak
değerlendirilmesi ve bu ödemelerin GVK’nın 94’üncü maddesinin (1) numaralı
bendine istinaden tevkifata tabi tutuldukları brüt tutarlarının aynı kanunun
40’ıncı maddesinin (1) numaralı bendi kapsamında kurum kazancının tespitinde
indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. Şeklindedir.
Genellikle yüksek ücret geliri elde eden üst düzey
yöneticilere tahsisi edilen araçların Pazar günleri ve bayram tatilleri ile işe
gidiş–gelişlerine ilişkin giderlerini ücret sayarak vergilendirmek yukarıda
belirtilen düzenlemelere göre mümkündür denilebilir. Ancak işletme
faaliyetlerinin yürütülmesinde, büyüyüp gelişmesi ve rekabet gücü kazanmasında
en önemli faktör olan bu kişilere araç temini nedeniyle vergilemek kanaatimizce
doğru değildir .İşletmenin her türlü riskini dikkate almak durumunda olan ve
şirketin temsilcisi de olan bu kişilerin araç giderlerinin işle ilgili olan
olmayan gibi ayrılması güçtür. Geçmişte, zati ve ailevi ihtiyaçlar için de
kullanılan binek otolara ilişkin giderlerin ve amortismanların yarısının gider
yazılamayacağı hüküm altına alınmıştı. Daha sonra yapılan değişikliler
sırasında GVK’nın 40’ıncı maddesindeki bu sınırlama kaldırılmıştır. Personelin
aracının şirketçe kiralanması halinde ortaya çıkacak vergileme konuları ve
diğer hususlara gelecek yazılarımızda yer vermeye çalışacağız.
Arif Akarca/Dr. Mehmet Şafak
0 yorum:
Yorum Gönder