Artık birçok
firmamız, internet ağı üzerinden Hindistan, Amerika, Almanya gibi birçok
ülkeden alan adlarını (domain) alarak Türkiye’de satmak suretiyle hosting
hizmeti yapmaktadır. Bu hizmet nedeniyle internet üzerinden gönderilen fatura
bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisini 2 No.lu KDV Beyannamesi
ile yapıp, gelir vergisi tevkifatını ise muhtasar beyanname ile
beyan etmemektedir. Bu makalemde bu durumun mevzuata uygun olup olmadığı
hususunu, mevzuat ve Gelir İdaresinin görüşlerine göre açıklayacağım.
5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanunumuzun 3. maddesinin ikinci fıkrasında, kanunun 1.
maddesinde sayılan kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de
Türkiye’de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye’de elde ettikleri
kazançlar üzerinden vergilendirileceği hükmü yer almakta olup, üçüncü
fıkrasında ise dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar
sayılmıştır.
Aynı
maddenin dördüncü fıkrasında da bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile
gelir unsurlarının Türkiye’de elde edilmesi ve Türkiye’de daimi temsilci
bulundurulması konularında, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı
hükmüne yer verilmiştir.
Kurumlar Vergisi
Kanununun 30. maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden,
bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen
veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme
bağlanmıştır. İkinci fıkrasında ise, ticari veya zirai kazanca dahil olup
olmadığına bakılmaksızın, telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı,
marka ve benzeri gayri maddi hakların satışı,
devir ve temliki karşılığında nakden
veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılması öngörülmüş olup, 12.01.2009 tarih ve 2009/14593
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kesinti oranı % 20 olarak belirlenmiştir.
Bu
çerçevede, yurt dışından satın alınan (domain) alan adı, karşılığı yapılan ödemeler gayri maddi
hak ödemesi niteliğinde olup, yapılan bu ödemeler üzerinden kurumlar vergisi
kesintisi yapılması gerekmektedir.
Diğer taraftan, 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun;
–
1/2 ‘nci maddesinde, her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV’ye tabi olduğu,
–
8/1-b maddesinde, ithalatta mal ve hizmet ithal edenlerin verginin mükellefi
olduğu,
–
9/1’inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni
merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer
hallerde Maliye Bakanlığı’nın vergi alacağının emniyet altına alınması
amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu
tutabileceği, hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 15
Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “Yurt Dışından Sağlanan Hizmetler” başlıklı (C)
bölümünde;
“KDV Kanununun 1 inci maddesine
göre, işlemler Türkiye’de yapıldıkları takdirde vergiye tabi tutulabilecektir.”
Aynı Kanunun 6/b maddesine göre;
“Türkiye’de yapılan veya faydalanılan
hizmetler Türkiye’de ifa edilmiş sayılacaktır. Yurt dışındaki firmalara
yaptırılan hizmetlerden bu kapsama girenlerin vergiye tabi olacağı açıktır. Bu
gibi hizmet ifalarında mükellef esas olarak yurt dışındaki firma olmakla
birlikte, firmanın Türkiye’de ikametgahı, işyeri, kanuni merkez ve iş merkezi
bulunmaması halinde vergi, sözü edilen Kanunun 9. maddesi gereğince hizmetten
faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine
sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir” açıklamasına yer verilmiştir.
Bu
itibarla, yurtdışında mukim firmalardan alınan (domain) alan adlarına ilişkin bedeller üzerinden hesaplanan
katma değer vergisinin 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi,
domain bedelleri için stopaj tahakkuku yapılarak, muhtasar beyanname ile beyan
edilip, ödenmesi gerekmektedir.
Nevzat Erdağ
0 yorum:
Yorum Gönder