30 Haziran 2016 Perşembe

Vergi İncelemesine Başlamadan Önce Vergide Düzeltici Beyan

AÇIKLAMALAR

Bilindiği gibi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri ve ayrıca Vergi Dairesi İşlem Yönergesi hükümlerine göre düzeltici mahiyette gelir, Kurum, Geçici, KDV ve diğer vergi beyanları verilebilmektedir. Düzeltici vergi beyanları asıl beyanname önceki aşamalarda müddeti içerisinde vergi dairesine verildikten sonra kayıtların incelemesi sonucunda mükelleflerce sonradan elektronik ortamda vergi dairesine yollanmaktadır.

Vergi hukukunda ayrıca yaygın olarak pişmanlıkla beyanname verilmesi de mümkündür. (VUK mad. 371 ) Koşulların uygun bulunması halinde yasal süresinden sonra pişmanlık talepli beyannamelerin verilmesi mümkündür.

Burada vergi incelemesine başlamadan önce veya daha sonra düzeltici mahiyette nasıl beyanname verilebileceği hususları üzerinde durmak istiyoruz. (Bkz: 213 sayılı VUK Genel Tebliği Seri No:368)

1) Yasal süresinden sonra pişmanlık istemli düzeltici beyanname verilmesi:

213 sayılı VUK mad. 371 hükümlerine göre vergi incelemesine başlamadan veya idare takdire gitmeden önce pişmanlıkla beyan verilmesi mümkündür. İdare, incelemeye başlamışsa veya takdire dosyaya sevk etmişse bu aşamada pişmanlık istemli beyanname verilmesi mümkün değildir.

2) Yasal süresinden sonra pişmanlık talepsiz normal düzeltici beyanname verilmesi:

İdare, incelemeye başlamamışsa veya takdire dosyayı sevk etmemişse pişmanlık talepsiz beyanname verilir. Bu beyanname düzeltme istemli olacaktır. Beyannamedeki vergi miktarı tahakkuk ettirilir, tahakkuk fişi düzenlenir, 30 gün vade verilir, verginin ½’ si kadar vergi zıyaı kesilir. (VUK mad. 344) Burada aynı vergi türünde ise vergi zıyaı cezası 1 kat, farklı vergi türünde ise ½ oranında vergi zıyaı cezası kesilir.

3) Pişmanlıkla beyanda yasal koşullar nelerdir?

a) İdare durumu fark etmeden mükellef tarafından beyanname veya pişmanlık dilekçesi vergi dairesine verilmelidir.
b) Dilekçe verilmeden önce beyanname verilmeme hali bir muhbir veya başka bir kurum tarafından idareye ihbarda bulunmamış olması gerekir.
c) Pişmanlık dilekçesi verildiği tarihte olay ile ilgili herhangi bir vergi incelemesi veya dosyanın takdir komisyonuna sevk edilmemiş olması gerekir.
d) Düzeltme beyannamesinin mükellefin haber verme dilekçesinin verildiği tarihten itibaren 15 gün içinde verilmesi gerekir.
e) Mükellefçe haber verilen ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin gecikme zammı oranında bir zamla birlikte haber verme tarihinden başlayarak 15 gün içinde ödenmesi gerekir.

4) KDV beyannamelerinde yasal süresinden sonra matrahı arttırıcı veya azaltıcı düzeltme beyannamesi verilmesi:

a) Yasal süresinden sonra matrah arttırıcı beyannamelerde düzeltme beyannamesi verilebilir. Ödeme pişmanlık talepsiz ise 30 gün içinde vergi, Gecikme faizi ve ayrıca VZC tahakkuk ettirilir. Olay, duruma göre incelemeye sevk edilmeyebilir.
b) Yasal süresinden sonra (Vergi incelmesine başlanmadan ve incelemeye başlama tutanağı düzenlenmeden önce) matrah azaltıcı şekilde verilen düzeltme beyannameleri vergi dairesi tarafından veya vergi inceleme elemanları tarafından indirilecek KDV’ler bağlamında mükellefin defter ve belgeleri üzerinde incelemeye konu edilecektir.

5) Ba-Bs bildirimlerinin düzeltilmesi:

a) Yasal süresi içerisinde verilmiş form ba-bs formları hakkında düzeltme gerekli ise daha sonra bu beyanlar ve bildirimler formun üzerine gerekçesi yazılarak, sisteme girilip düzeltme yapılabilir.
b) Yasal süresinden sonra düzeltici mahiyette verilen form ba-bs lere 1.560,00 TL ÖUCZ kesilebilir.
c) Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerde bu ceza 560,00 TL ÖUCZ kesilir.

ÖZET VE SONUÇ:

Vergi mükellefleri tarafından tarh zamanaşımı içerisinde yani 5 yıllık tarh zamanaşımı dâhilinde düzeltici mahiyette verilmesi gereken beyannamelerde ÖUCZ ve ayrıca Vergi Zıyaı cezasının hangi nispette tarh edileceği, vergi incelemesine başlanılıp/başlanmaması veya takdir komisyonuna sevk edilip edilmediğine göre değişmektedir. Mükellefler nezdinde herhangi bir vergi incelemesine başlanıldıktan veya takdir komisyonuna sevk işlemi yapıldıktan sonra pişmanlık talepli olarak düzeltme beyannamesi verilemez. Ancak vergi incelemesi veya takdir komisyonuna sevk işleminin esasını oluşturan vergi türünün sonradan verilen düzeltme beyannamesinin içeriğini oluşturan vergi türü ile aynı olması halinde kesilecek vergi zıyaı cezası bir kat; farklı olması halinde ise %50 oranında uygulanacaktır.

Mustafa Alpaslan

Devamını Oku…

16 Haziran 2016 Perşembe

İncelemelerde En Çok Eleştirilen Husus

KASA VE ORTAK CARİ HESABINA ADAT UYGULAMASI
Daha önceleri şirketlerde eleştirilecek çok fazla konu çıkardı. Ancak gerek yeminli mali müşavirlik gerekse mali müşavirlik mesleğinde meslektaşların mesleki bilgilerini sürekli geliştiriyor olması, bu konularda yapılan yayın ve konferansların artması, bilgiye olan ulaşımın kolaylaşması gibi birçok nedenle eleştirilecek bu konular azalmıştır. Eleştiri hususları ya yorum farklılıklarından kaynaklanmakta ya da ülkenin kronik sorunları nedeniyle oluşmaktadır. 
Kasa ve ortak cari hesap şişkinliği bu kronik hastalığın sonucu doğan ve müfettişlerin özellikle son 10 yıldır neredeyse her yüz raporun ellisinde yaptığı eleştiridir. Dediğim gibi esasen eleştirilecek konuların azalmışlığından da artış gösteren bu eleştiri konusu hususun, şirketlerde oluşmasında maalesef bazı katılaşmış ekonomik gerçeklikler yatmaktadır. 
Öncelikle kayıt dışının fazla olduğu bir ekonomi olmamız nedeniyle şirketle ilgili tüm giderler kayıt altına alınamamaktadır. Örneğin bir fabrika binası yapan şirketin çalıştırdığı amele, kalfa vs. işçiler için belge düzeni yeterince sağlanamamaktadır. Buna benzer birçok gider çeşidi için belge alınması kolay olmamaktadır.
Diğer yandan işletmelerin aldığı mal ve hizmetler için faturasız satış teklifleri bazen işletmeler için cazip olabilmektedir. Bu takdirde de belge girişi olmamakta ancak açıktan ödeme yapılmaktadır. 
Bir diğer sorun maalesef özellikle yüksek ücretle çalışanların maaşının biraz düşük gösterilmesi ve bu dönemler için yapılan açıktan maaş ödemelerinin kayıtlarda yer alamamasıdır.
Diğer yandan bir diğer büyük problem şirket sahiplerinin şirketi kendileri ile eş görüp şahsi harcamaları için kayıtlı veya kayıtsız şirketten para çekmeleridir.
Esasen bu konuda yeni Türk Ticaret Kanununda çok geniş ve ağır cezalar içeren düzenlemeler yapılmıştı. Fakat düzenlemelerin şirket kaynaklarını ortaklardan koruma yaparken ortağı tümden gözden çıkardığı için Kanunda değişikliğe gidildi.
Bizce bu konuda yapılması gereken şey; kar dağıtımında stopajı %10 ve nihai vergileme olarak düzenlemek olmalıdır. Zira şirket ortakları çektikleri paralar için %15 stopaj ödeyip gelecek yılda da bunu gelir vergisi beyanı olarak beyan etmek istememektedirler. %10 stopaj ve nihai vergilendirme bu hastalığın çözümünde ciddi çare olacaktır. Firmalar için de kasa ve ortak cari hesaplarının daha gerçeğe yakın olmasını sağlayacaktır. 
Özellikle uluslararası kredi kuruluşlarından kredi talep ederken veya ulusal bankalardan, yüksek oranlı şişmiş kasa ve ortak cari hesapları her zaman sorun yaratmaktadır. Çünkü nakit yönünden varlıklı görünen bir firmanın kredi talebinde bulunması gibi garip bir durumla karşılaşılmaktadır. Halbuki esasen böyle bir para yoktur.
İşte bu ve buna benzer durumların sonrasında muhasebe bölümünün karnını ağrıtan kasa veya ortak cari hesaplarında şişkinlik oluşmaktadır.  
Denetim elemanları da incelemelerini yaparken ortağın üzerinde bulunan paraya ve işletmenin kasasının günlük ihtiyacının dışında var olan tutarlara bankacılık sektörünün hesaplama tarzı ile adat hesaplamaktadır. Hesaplanan bu aidatlara yine ilgili dönemler için belirlenen faiz oranı uygulanarak bir faiz hesabı yapılmaktadır. Ayrıca hesaplanan bu faiz tutarı üzerinden bir KDV raporu düzenlenmektedir. Bununla da yetinilmeyip hesaplanan faiz işletmeye ödenmediği için işletmeden çekilmiştir diye kar dağıtımı stopajı raporu düzenlenmektedir. Esasen fiilen şirkette olmayan paralar için faiz, KDV ve  stopaj raporları ile karşı karşıya kalınacaktır. İşin tatsız tarafı bu tutarlarda raporlar düzenlendikten sonra problem ortadan kalkmamakta ve aynı hastalıklar devam ettiği için kar dağıtımı veya başka bir çözüm bulunmadığı sürece sonsuz sürede bu raporun yeni yıllar için de düzenlenmesine devam edilebilecektir.
Eğer işletme bu kronik sorunlarını çözemiyorsa ve de denetimlerde vergi, ceza ve faizle karşılaşmak istemiyorsa dönem sonlarında kasa ve ortak cari hesaplarına adat uygulaması gereklidir.
Bir önceki vergi affı kapsamında kasa ve ortak cari hesaplarında biriken bu paralar için af gelmişti. %3 bir vergi ödeyerek bu hesapları sıfırlama şansı tanınmıştı. Ancak mükelleflerin önemli kısmı bu maddenin kıymetini bilemediler. Aslında madde bir nevi geçmiş yıl karlarının fiilen dağıtımını sağlıyordu. Dediğim gibi bu tür yapısal hastalıkları çözen bir madde olmasına rağmen kıymeti anlaşılamadı. Aslında 2-3 ay sonra çıkacağı söylenen yeni pakete eklemekte fayda vardır.
Hayrullah Doğan


Devamını Oku…

14 Haziran 2016 Salı

İşyeri Az Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşverenlerin İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi Görevlendirme Mecburiyeti 1 Temmuz 2016’da Başlıyor



6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (İSG) 30/06/2012 tarihinde 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/01/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş ve işverenlere önemli sorumluluklar yüklemiştir. Kanunun amacı; işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlayarak, mevcut sağlık ve güvenlik şartlarını iyileştirmek suretiyle işyerlerinde meydana gelebilecek iş kazası ve meslek hastalıklarını önlemektir. Kanun iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli[1] (Hemşire, sağlık memuru, acil tıp teknisyeni ve çevre sağlığı teknisyeni diplomasına sahip olan kişiler ile Bakanlıkça verilen işyeri hemşireliği belgesine sahip kişileri ifade eder.) görevlendirilmesi yükümlülüğü için geçiş süreci öngörmüştür. Şöyle ki;

50’den fazla çalışanı bulunan tüm işyerlerinde 01/01/2013 tarihinde,

50’den az çalışanı bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde 01/01/2014 tarihinde,  başlamıştır.

50’den az çalışanı bulunan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise bu yükümlülük 01/07/2016 tarihinde başlayacak olup; işverenlerin en geç bu tarih itibariyle işyeri-işyerleri için İSG-KATİP[2] uygulaması üzerinden iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmesi yapmaları gerekmektedir.

I. İŞVERENLERİN YERİNE GETİRMESİ GEREKEN YÜKÜMLÜLÜKLER
İşverenlerin İSG Kanunu ile diğer ilgili mevzuat çerçevesinde; risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmak[3], acil durum planı yapmak, çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermek, tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalışanlara mesleki eğitim vermek, ilk yardım ve yangın eğitimleri verdirerek sertifikalandırmak, 50 ve daha fazla çalışanı olan işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulu oluşturmak, çalışan temsilcisi[4] atanması/seçilmesi, iş güvenliği malzemelerinin temini ve kullandırılması, onaylı defter tutmak[5], kazan, basınçlı kaplar, elektrikli aletler, jeneratör kontrol ve belgelendirilmelerini yapmak, ortam ölçümlerini yaptırmak (işyerinde bulunan fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikososyal, ergonomik ve benzeri tehlike kaynaklarının neden olduğu tehlikeler ile ilgili kontrol, ölçüm, muayene, inceleme ve araştırma çalışması yapmak), iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırılması veya ortak sağlık güvenlik birimlerinden hizmet alınması, gibi yükümlülükleri bulunmaktadır.

II. İŞVERENLERİN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRME KRİTERLERİ

1)
 İşverenin, iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi sertifikası varsa; SGK’nın, İSG-KATİP sistemi üzerinden kendisini ataması mümkündür. (Görevlendirme yapılacak işyerinin “e-Bildirge Yöneticisi”nin SGK kayıtlarında tanımlanmış olması ve bu kişilerin e-devlet şifreleri aracılığıyla http://isgkatip.csgb.gov.tr adresinden İSG-KATİP sistemine giriş yaparak, görevlendirilecek iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimini T.C. Kimlik numaraları vasıtasıyla sistem havuzundan seçmeleri gerekmektedir.) 2) İşyerinde çalışanlar arasında iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi sertifikası bulunanların İSG-KATİP üzerinden görevlendirilmesi mümkündür. Bu durumda işveren ile çalışan arasında bu görevi de kapsayan yeni bir iş sözleşmesi imzalanması gerekmektedir. 3) İşveren iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından yetkilendirilmiş ortak sağlık güvenlik birimlerinden (OSGB)[6] sözleşme yapmak suretiyle satın alabilirler.  

A) İşyerinde İş Güvenliği Uzmanı Görevlendirme Yükümlülüğü

a)
 İşveren, işyerinde iş güvenliği belgesine sahip bir uzman görevlendirmek zorundadır.
b) İş güvenliği uzmanlarından; (C) sınıfı belgeye sahip olanlar az tehlikeli sınıfta, (B) sınıfı belgeye sahip olanlar az tehlikeli ve tehlikeli sınıflarda, (A) sınıfı belgeye sahip olanlar ise bütün tehlike sınıflarında yer alan işyerlerinde çalışabilirler[7].
c) Birden fazla iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi gereken işyerlerinde, sadece tam süreli olarak görevlendirilen iş güvenliği uzmanının, işyerinin tehlike sınıfına uygun belgeye sahip olması yeterlidir.

B) İş Güvenliği Uzmanı Çalıştırma Süreleri
İş güvenliği uzmanları: a) Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerinde, çalışan başına ayda en az 10 dakika, (Örneğin bir işyerinin 10 çalışanı varsa, iş güvenliği uzmanı ayda en az 10x10=100 dakika hizmet vermek zorundadır.) b) Tehlikeli sınıfta yer alan işyerinde, çalışan başına ayda en az 20 dakika, c) Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerinde, çalışan başına ayda en az 40 dakika süre ile görev yaparlar. (30/04/2015 tarih ve 29342 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)

C) İşyeri Hekimi Çalıştırma Süreleri
İşyeri hekimleri: a) Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerinde, çalışan başına ayda en az 5 dakika, (Örneğin bir işyerinin 10 çalışanı varsa, işyeri hekimi ayda en az 10x5=50 dakika hizmet vermek zorundadır.) b) Tehlikeli sınıfta yer alan işyerinde, çalışan başına ayda en az 10 dakika, c)Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerinde, çalışan başına ayda en az 15 dakika süre ile görev yaparlar. (18/12/2014 tarih ve 29209 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)

III.  İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU UYGULAMALARINDA ÖZELLİK ARZ EDEN HALLER
1) İşverenin, işyerinde/işyerlerinde iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi görevlendirmesi, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
2) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tedbirlerin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.
3) Çalışanlar, işveren tarafından verilen talimatlara uymak, makine ve teçhizatı doğru şekilde kullanmak zorundadır.
4) Türkiye genelinde 10’dan az çalışanı bulunan, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan özel sektör işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği hizmet bedellerinin bir kısmı ÇSGB tarafından sağlanır.
5) İşveren çalışanların kişisel sağlık dosyalarını işten ayrılma tarihinden itibaren en az 15 yıl süreyle saklamak zorundadır.
6) ÇSGB’nin Anadolu Üniversitesi ile imzaladığı protokol uyarınca 10’dan az çalışanı bulunan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde işveren veya işveren vekilleri on-line eğitim programına katılarak sınav sonunda başarılı olmaları halinde işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini kendileri de yürütebilirler.
7) İşyeri tehlike sınıfının tespitinde, o işyerinde yapılan asıl iş dikkate alınır. Bir işyerinde birden fazla asıl iş tanımına uyan faaliyetin bulunması halinde, bu işlerden tehlike sınıfı yüksek olan iş, asıl iş olarak belirlenir. Tehlike sınıfının tespitinde ÇSGB ve ilgili merkezleri yetkilidir.
8) Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamaz.
9) Bu kanun kapsamında sağlık raporu işyeri hekiminden alınır. 10’dan az çalışanı olan az tehlikeli işyerlerinde ise aile hekiminden de alınabilir.
10) İşyerinde yetkili sendika bulunması halinde, işyeri sendika temsilcileri çalışan temsilcisi olarak da görev yaparlar.

SONUÇ

Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda 6331 sayılı İSG Kanunu hükümlerinin uygulanması bakımından az tehlikeli sınıfta yer alan işverenlerin;

1) Kendilerine ait iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi sertifikaları varsa,
2) İşyerinde çalışanları arasında iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi sertifikası olan çalışanı varsa, (Bu durumda işveren ile çalışan arasında bu görevi de kapsayan yeni bir iş sözleşmesi imzalanması gerekmektedir.) 01 Temmuz 2016 tarihine kadar İSG-KATİP sistemi üzerinden işyeri bazında atama yapmaları gerekmektedir.
3) Şayet, işverenlerin durumu yukarıda yazılı şartları taşımıyorsa; o zaman Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş bir OSGB ile en geç 01 Temmuz 2016 tarihi itibariyle sözleşme yaparak iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmeleri ve İSG-KATİP sistemi üzerinden yine işyeri bazında atama yapmaları şarttır.  

Az tehlikeli sınıfta yer alan ve 01 Temmuz 2016 tarihi itibariyle iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirme yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverenler, her işyeri için 10 (Hariç) çalışanı bulunması halinde aykırılığın devam ettiği her ay için 6.511.TL., 10-49 arası çalışan için  6.511.TL., 50 ve üzeri çalışan için ise 9.766.TL. idari para cezası ödemek mecburiyetindedirler. (6331 sayılı Kanun 6/1-a ve 26/1-b maddeleri uyarınca)
Ayrıca ÇSGB İş Teftiş Kurulu Başkanlığına bağlı denetim birimleri tarafından yapılacak teftişlerde işverenlerden aşağıdaki belgeleri talep ederler:  Çalışanların işe giriş ve aralıklı sağlık muayene raporları, çalışanların iş sağlığı güvenliği eğitim belgeleri, risk değerlendirme raporu, acil durum planı, tahliye planı, sağlık güvenlik planı, iş sağlığı ve güvenliği talimatları, çalışanların diplomaları, ehliyetleri, sertifikaları, ustalık belgeleri, personel özlük dosyaları, makinaların, tesisatın muayeneleri ve sicil kartları, kimyasal maddelerin malzeme güvenlik bilgi formları, sağlık güvenlik uyarı işaretleri, onaylı defter, iş sağlığı güvenliği kurulu toplantı defteri, iş sağlığı ve güvenliği kurulu üyelerinin iş sağlığı ve güvenliği konularında aldıkları eğitimler ve sertifikalar, işyeri sicil gazetesi, işyerinde çalışanların SGK hizmet listeleri, iş kazası sayısı, meslek hastalığı bilgisi ve varsa alt işveren sözleşmeleridir.

İşverenlerin idari para cezaları ile muhatap olmamaları için 01 Temmuz 2016 tarihine kadar iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmesi ile ilgili müeyyideleri zamanında ve usulüne uygun olarak yerine getirmeleri menfaatleri icabıdır.

Yararlanılan Kaynaklar
Resmi Gazete.
Dr. Resul Kurt, Herkes için İş Sağlığı ve Güvenliği Rehberi, İstanbul 2015.
Lütfi İnciroğlu, Sorulu- Cevaplı Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı Uygulaması, İstanbul 2014.

Kaynak: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/yukselaltun/002/
 

[1] Sadece, 10 ve üzeri çalışanı olan ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirilir. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/16.md./6331 Sayılı Kanun Madde-6)
[2] İSG-KATİP: İş Sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile ilgili iş ve işlemlerin İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından kayıt, takip ve izlenmesi amacıyla kullanılan iş sağlığı ve güvenliği kayıt, takip ve izleme programını ifade eder. (20/07/2013 tarih ve 28713 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.) 
[3] İşyerindeki elektrik panoları, ısıtma sistemleri, kaygan zeminler, yanıcı maddeler gibi tüm tehlike kaynakları tespit edilmelidir. Örneğin, elektrik panosundan kaynaklanan yangın riski analiz edilerek yangın çıkmaması için hangi tedbirlerin alınması gerektiği araştırılmalıdır. Yangın tüplerinin ilgili yerlere konulması, çalışanlara yangın eğitiminin verilmesi gibi çeşitli önlemler alınmalıdır.
[4] İşveren; işyerinin değişik bölümlerindeki riskler ve çalışan sayılarını göz önünde bulundurarak dengeli dağılıma özen göstermek kaydıyla, çalışanlar arasında yapılacak seçim veya seçimle belirlenemediği durumda atama yoluyla, a) 2 ile 50 arasında çalışanı bulunan işyerlerinde 1, b) 51 ile 100 arasında çalışanı bulunan işyerlerinde 2 çalışan temsilcisi görevlendirir. (6331 sayılı Kanun Madde: 20)
[5] Onaylı Defter Nedir? İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı tarafından yapılan tespit ve tavsiyeler ile gerekli görülen diğer hususların yazıldığı, seri numaralı ve sayfaları bir asıl iki kopya şeklinde düzenlenmiş her işyeri için tek/ayrı olan defterdir. Onaylı defteri kim onaylar?Onaylı defter işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri, Genel Müdürlük veya Noterce her sayfası mühürlenmek suretiyle onaylanır. Onaylı defter kimleri ilgilendirmektedir? 6331 sayılı İSG Kanunu kapsamında yer alan işyerlerini,  bu kanun hükmündeki tüm “İşyeri hekimlerini”, “İş güvenliği uzmanlarını” ve “İşverenleri” ilgilendirmektedir. Onaylı defter ne işe yarar kimler tarafından imzalanır? Onaylı defter yapılan tespitlere göre iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ile işveren tarafından birlikte veya ayrı ayrı imzalanır. Onaylı deftere yazılan tespit ve öneriler işverene tebliğ edilmiş sayılır. Onaylı defterin yükümlülüğü nedir? Onaylı defterin asıl sureti işveren, diğer suretleri ise iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi tarafından saklanır. Defterin imzalanması ve düzenli tutulmasından işveren sorumludur. Teftişe yetkili iş müfettişleri her istediğinde işveren onaylı defteri göstermek zorundadır. Ya da İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunmak üzere OSGB’lerce (Ortak Sağlık Güvenlik Birimi) görevlendirilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı tarafından saklanması gereken onaylı defter suretleri, OSGB arşivinde tutulur ve istenmesi halinde denetime yetkili memurlara gösterilir. Kendilerinden talep edilmese dahi, sözleşme süresi sonunda bütün kayıt ve dosyalar OSGB’lerce işverene teslim edilir. Onaylı defter nasıl doldurulur?İşverene bağlı iş yerinde ve eklentilerinde yapılan risk analizleri, ortam ölçümleri, gözetimler, denetlemeler, sağlık problemleri, yapılan faaliyetlere göre ölçümler vb. tespit ve öneriler doğrultusunda işverenin imzasına sunulduğuna dair resmi bir evrak olarak doldurulur. Onaylı defter, işyeri tehlike sınıfına ve çalışan sayısına bakılmaksızın tüm işyerleri için şarttır. (27/11/2010 tarih ve 27768 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
[6] Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi: Kamu kurum ve kuruluşları, organize sanayi bölgeleri ile Türk Ticaret Kanununa göre faaliyet gösteren şirketler tarafından, işyerlerine iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sunmak üzere kurulan gerekli donanım ve personele sahip olan ve Bakanlıkça yetkilendirilen birimi ifade eder. (30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
[7] (4/4/2015-6645/6 md.) Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde (A) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzman görevlendirme yükümlülüğü,1/1/2018 tarihine kadar (B) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi; tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise (B) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirme yükümlülüğü, 1/1/2017 tarihine kadar (C) sınıfı belgeye sahip iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi kaydıyla yerine getirilmiş sayılır. (6331 Sayılı Kanun Geçici md.4)

Devamını Oku…