24 Mayıs 2016 Salı

Bina ve Apartmanların Duvarlarına Verilen Reklamlarda KDV İle İlgili Yapılan Yanlış Yorumlar

Son zamanlarda bazı basılı ve yazılı kaynaklar ile konuyla ilgili yazılan çeşitli yazılarda bina ve apartmanların duvarlarının reklam amaçlı kiraya verilmesi işleminin söz konusu bina ve apartmanların iktisadi işletmeye dahil olmaması durumunda katma değer vergisinden istisna olduğu belirtilmektedir. Günümüzde yaygın olarak tercih edilen uygulamalardan biri olan bina ve apartman duvarlarının reklam amaçlı kiraya verilmesi işleminde vergi kaybının oluşmaması için vergi mevzuatımızın özellikle katma değer vergisi açısından doğru yorumlanması gerekir. 

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinde, KDV’nin konusuna giren işler açıklanmış olup, aynı maddenin 3’üncü bendinin f alt bendinde ise, Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV'ye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır. Ayrıca söz konusu kiralama işleminin ticari, sınai, zirai veya mesleki faaliyet çerçevesinde yapılıp yapılmadığı vergilendirmeyi etkilemeyecektir.

GVK’nın 70’inci maddesinde ise 8 bent halinde sayılan mal ve hakların; sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.

GVK’nın 70’inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi işlemi, KDV Kanunu’nun 1/3-f maddesine göre KDV’nin konusuna girmekle birlikte, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemleri 17/4-d maddesi ile KDV'den istisna edilmiş olup, konuyla ilgili detaylı açıklamalar Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliği’nde yapılmıştır. Bahsi geçen Tebliğe göre, bu istisna uygulamasının kapsamına yalnızca taşınmazlar girmekte olup, GVK’nın 70’inci maddesinde sayılan diğer mal ve hakların kiralanması işlemleri genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabidir. Tebliğin devamında istisna kapsamında değerlendirilecek taşınmazların neler olduğu belirtilmiş olup, bunlar; 

GVK-70/1 bendindeki Arazi, bina ve bunlarla birlikte kiralanan mütemmim cüzü ve teferruatı,
GVK-70/2 bendindeki Voli mahalleri ve dalyanlar,
GVK-70/4 bendindeki Gayrimenkul olarak tescil edilen haklardır.

Bu bağlamda iktisadi işletmelere dâhil olmayan yukarıda belirtilen gayrimenkullerin kiralanması işlemleri KDV’den istisna olacak; sadece iktisadi işletmeye dâhil söz konusu gayrimenkullerin kiralanması işlemi KDV’ye tabi tutulacaktır. Bu gayrimenkuller dışında kalan ve GVK’nın 70’inci maddesinde belirtilen diğer mal ve hakların kiralanması işlemleri ise iktisadi işletmeye dâhil olup olmadıklarına bakılmaksızın KDV’ye tabi tutulacaklardır.

Dolayısıyla KDV Uygulama Genel Tebliği’nin yukarıda açıklanan ilgili bölümünden anlaşılacağı üzere, GVK’nın 70/3’üncü bendinde belirtilen gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüzileri ve teferruatının kiraya verilmesinde KDV açısından ilgili gayrimenkullerin iktisadi işletmeye dahil olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Diğer bir anlatımla bina ve apartmanların mütemmim cüzü olan dış cephelerinin reklam amaçlı kiraya verilmesi işlemi 17/4-d maddesi kapsamında KDV’den istisna değildir.

Bir diğer konu, bina ve apartmanların dış cephelerinin reklam amaçlı kiraya verilmesi işleminde hesaplanan KDV’nin kim tarafından beyan edileceğidir. Binaların dış cepheleri apartman yöneticiliğine ait olmayıp kat maliklerine aittir. Dolayısıyla, apartmanın dış cephelerinin reklam amaçlı kiraya verilmesi karşılığı alınan bedel apartman yöneticiliğine değil kat maliklerine ait olacaktır. 

Bu durumda taşınmazı kiraya verenlerin (kat malikleri) gerçek usulde KDV mükellefiyetlerinin bulunmaması halinde kiralama işlemine ait KDV, sorumlu sıfatıyla reklam hizmeti alanlar yani kiracılar tarafından beyan edilecektir.

Nitekim KDV Uygulama Genel Tebliği’nin “Tam Tevkifat Uygulaması” başlıklı bölümünde, KDV mükellefi olan gerçek veya tüzel kişiler tarafından KDV mükellefiyeti olmayan kişilerden GVK’nın 70’inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması halinde söz konusu işleme ait KDV’nin, kiracılar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerektiği belirtilmiştir. 

Buna göre, bina ve apartmanların dış cephelerinin reklam ve tanıtım amaçlı haftalık, on günlük veya aylık olarak kiraya verilmesi işlemi genel oranda (%18) KDV’ye tabi olup, taşınmazı kiraya verenlerin (kat malikleri) gerçek usulde KDV mükellefiyetlerinin bulunmaması halinde kiralama işlemine ait KDV, sorumlu sıfatıyla reklam hizmeti alanlar yani kiracılar tarafından beyan edilecektir. Kat maliklerinin gerçek usulde KDV mükellefi olmaları halinde ise sorumluluk uygulanmayacak olup, elde edilen kira bedeline ait KDV, kat maliklerinin kendileri tarafından beyan edilecektir. Ayrıca bu gibi durumlarda, KDV’nin gelir vergisi tevkifatı dahil kira bedeli üzerinden hesaplanması gerektiği de unutulmamalıdır.

Son olarak bu açıklamalarımızı destekleyen İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 04/07/2013 tarih ve 39044742-KDV.9-985 sayılı özelgesi aşağıdaki gibidir:

“117 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin “Reklam Verme İşlemleri” başlıklı (2.4) bölümünde;…….

Buna göre, apartman dış cephesinin reklam ve tanıtım amaçlı kiraya verilmesi işlemi KDV Kanunu’nun (1/3-f) maddesi gereğince genel oranda (%18) KDV’ye tabi olacaktır. Ayrıca, apartman dış cephesini reklam nedeniyle kiraya verenlerin KDV mükellefiyetinin bulunmaması ve reklam hizmetini alan gerçek veya tüzel kişilerin KDV mükellefi olması durumunda söz konusu işleme ait KDV’nin reklam hizmeti alanlar (reklam veren) tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir.”

Mehmet Diri

Kaynak: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/mehmetdiri/006/

Devamını Oku…

Sosyal Medya Fenomenlerine Vergi

Geçen haftanın basında yer alan en önemli! konularından biri idi sosyal medya hesaplarında reklam yapanların vergilendirilmesi. Bu açıklamayı maliye bakanı yapıyor. Hatta ve hatta 2013 yılı arşivlerine bakarsanız neredeyse kelimesi kelimesine aynı şeyleri o dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de söylemişti. Demek ki 3 yılda bir olduğuna göre 2019'daki Maliye Bakanı da aynı şeyi söyleyecek öngörüsü, kuşkusuz hiç de kaçınılmaz değil.

Bir anlamda iyi sonuçta herkesin bir şeyin farkına varması sağlanıyor. O da; Türkiye'de, her şeyde olduğu gibi sosyal medya gelirlerinde de, kayıt dışılık had safhada. Ama olayı bilenler açısından olay biraz daha karışık görünüyor.

Sanki; Türkiye'de bırakın bu tür reklam gelirlerini E-Ticaret konusunda ciddi bir çalışma yapılmış, yapılan araştırmalar değerlendirilmiş, bürokratlar bu konuda yıllardır OECD ile yapılan çalışmaların veya tavsiye kararlarının üzerinden sular seller gibi çalışmış, hadi onu bir kenara bırakalım dünya elektronik ticaret konusunda bir uzlaşmaya varmış da bizim haberimiz yok!
Sadece işyeri tanımını değiştirerek vergilendirme yapabileceğini sananlar var. E o zaman demezler mi adama bu kadar kolaydı da ne diye yıllar boyu bu internet üzerinden, hatta televizyonlarda yayınlanan reklamlardan elde edilen gelirler vergilendirilemedi?

Sorun öyle sadece işyeri sorunu değil. Elbette işyeri elektronik ticaretin vergilendirilmesi sorunun en büyük kaynağı. Daha doğrusu işyeri tarifi. Hoş bizim Vergi Usul Kanunumuz işyeri tanımını neredeyse sınırsız tarif etmiş. Buna rağmen işyeri hala sorun diyorsak demek ki bizim vergi kanunlarına göre değil uluslararası mecrada çözülmesi gereken veya üzerinde anlaşmaya varılması gereken şeyler var.

Uluslararası vergilendirme prosedüründe sadece sizin iç kaynaklı hukuk yeterli değil. Özellikle bu gibi durumlarda yani iki farklı devletin vatandaşı veya şirketi vergisel anlamda birbirleri ile karşı karşıya geliyorsa, devletlerin birbirleri ile yaptıkları anlaşmalar ile (Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları) çözüm yolları aranmaktadır.

Genellikle birbirine çok yakın olan bu anlaşmalarda da elektronik ticareti vergilendirmeye yönelik çok açık hükümler bulunmuyor maalesef. Hatta bu anlaşmalarda mukimlik ve işyeri tanımları işi iyice çıkmaza sokuyor.

E-Ticaretin günümüz bilişim teknolojilerinin sunduğu imkânlarla geldiği nokta doğal olarak bu platformlarda işlem yapanlarının kimler olduğu, hangi ülke veya bölgede yerleşik oldukları, hizmeti nerede sundukları, bilgi güvenliğinin ne derece karşılandığı, elektronik fon transferlerinde veya sanal kredi mekanizmalarına yaptıkları katkı/olumsuzluklar anlamında da birtakım soruları gündeme taşımaktadır.
OECD nin elektronik ticaretin vergilendirilmesine model anlaşma metinleri mevcut. 

Konu burada anlatılması sayfalar sürecek kadar zor bir konu. Ancak çok değerli insanlar bu konuda araştırma yapmış, tezler hazırlamış ve kitaplar yazmıştır. Hala da tartışılmakta olan ve zaman ve teknolojinin hızla değişiyor olması sebebiyle günden güne boyut değiştiren elektronik ticaretin vergilendirilmesi sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın ortak bir sorunudur.

Ayrıca E-Ticaretin getirdiği vergisel sorunlar oldukça ağır ekonomik sonuçlar doğurabilmektedir. Örneğin çeşitli ülkelerdeki vergi oranları ile vergi matrahlarındaki farklılıkların üretim ya da ticaret kalıplarında sapmalara neden olmasıdır. Diğer taraftan, uluslararası hukuk açısından belirli somut bir olayda vergilendirme yetkisinin hangi ülke tarafından kullanılacağını belirlemenin giderek güçleşmesidir. 
İdari uygulamalara ilişkin sorunların gün geçtikçe ağırlaşmakta ve bu alanda yasal düzenlemelerin yetersiz kalmaktadır. Yine E ticaret ile birlikte sanal şirketlerin ortaya çıkması, şirket ve müşterilerin farklı ülkelerde olması ve farklı vergi düzenlemelerine tabi kılınması da ayrı birer sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yani konu uluslararası düzeyde tartışılan ve çözüm yolları için görüşmeler yapılan bir konudur. Sadece sosyal medya reklamlarından ibaret olmadığı gibi sadece bir kanunda yer alan (ki bize göre zaten kanun sınırsız yetki vermiş olduğu halde) madde değişikliği ile çözümlenecek bir konu değildir.


Ali Rıza Akbulut

Kaynak: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/alirizaakbulut/0110/

Devamını Oku…

21 Mayıs 2016 Cumartesi

Sosyal Medya Reklamlarına Vergi Geliyor (Mu?)

Maliye Bakanı Naci AĞBAL’ın sosyal medya araçları üzerinden tanıtım ve ürün reklamı yapan kişilerin vergi mükellefi olacağı açıklamaları ile birlikte sosyal medya paylaşımcılarını telaş sardı. Ünlü isimler başta olmak üzere, sosyal medya fenomenleri yaptıkları paylaşımlar ile binlerce lira kazanabiliyor. Twitter, Instagram ve Snapchat uygulamaları ile yapılan ürün tanıtımları, saniyeler içinde binlerce kişiye ulaşabiliyor, en fazla ücreti de en fazla görüntülenme sayısına ulaşan paylaşımcılar kazanıyor.  Öncelikle konunun vergilendirilmesini mevcut vergisel uygulamalar açısından özetle açıklamaya çalışalım.

Vergi kanunlarımıza göre ticari faaliyet bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup bir gerçek kişinin ticari kazanç açısından gelir vergisi mükellefi olması için faaliyetin ticari bir organizasyona bağlı olarak yürütülmesi ve devamlılık arz etmesi gerekmektedir.
Sahip oldukları sosyal medya hesaplarına ait sayfalarda ticari bir organizasyon içerisinde, devamlı olarak reklam hizmeti veren gerçek kişilerin ticari kazanç açısından gelir vergisi mükellefi olmaları gerekmektedir. Gelir Vergisi mükellefi olan paylaşımcıların fatura düzenlemeleri gerekmektedir.

Şayet sosyal paylaşımcıları gelir vergisi mükellefi değil ise; reklam veren kurumlarca gider pusulası düzenlenmesi gerekiyor. Yapılan reklam ödemeleri ise şirketler için gider niteliğindedir.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. Maddesi’ne göre sosyal medya reklamları için yapılan ödemeler üzerinden herhangi bir vergi kesintisi yapılması söz konusu değildir.[1]
KDV açısından konuya baktığımızda ise; KDV Genel Uygulama Tebliği’nin I-C/2.1.2.4. bölümünde konuya net bir şekilde açıklık getirilmiştir. Buna göre; internet üzerinden yapılan sözleşme kapsamında sosyal ağlar üzerinden reklam hizmetleri yapanların bu faaliyetlerinin, Gelir Vergisi Kanunu yönünden ticari faaliyet kapsamında değerlendirilmesi ve mükellefiyet tesis ettirilmesi halinde KDV’ye tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir. Mükellefiyet tesis ettirilmemesi durumunda ise reklam veren kurumlarca  KDV hesaplanıp sorumlu sıfatı ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Peki Maliye Bakanlığı nasıl bir düzenleme yapacak? Yeni Vergi Usul Kanunu taslağının 130. Maddesinde Elektronik Ortamda İşyeri tanımı yapılmıştır. İlgili maddede ”İnternet, ekstranet, intranet ya da benzeri bir telekomünikasyon ortam veya aracının ticari, sınai veya mesleki faaliyete tahsis edilmesi veya bu faaliyetlerde kullanılması durumunda elektronik ortamda iş yeri oluşur.” ifadeleri yer almaktadır.

Maddenin devamında ise; elektronik ortamda oluşan iş yerlerinin kapsamını ve mükellefiyetle ilgili ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin hususları belirlemeye, bu alanda vergisel düzenlemeler yapmaya, uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı’nın yetkili olduğunu belirtilerek bu konuda sazın Maliye Bakanlığı’nın elinde olduğunu belirtmiştir.

Taslak halinde olan Vergi Usul Kanunu’nun henüz yayınlanmadığını belirtmekte fayda var. Maliye Bakanlığı’nın eline aldığı sazla nasıl bir türkü yazacağını da hep beraber bekleyip, göreceğiz. Mevcut uygulamada çok fazla değişiklikliğe gidilmemesi beklenmektedir.

Mustafa Çanakçıoğlu



[1] 16.03.2016 tarih ve 11395140-105[229-2012/VUK-1- . . .]-23474 GİB Özelgesi

Devamını Oku…

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Reklam Panolarında Amortisman Uygulaması

213 sayılı Vergi Usul Kanununun[1] (VUK) 313’üncü maddesinde; “İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269'uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.” hükmüne yer verilmiştir.

İlgili maddenin 3’üncü fıkrasında da; “Değeri 50.000.000.- lirayı(*)(460 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği[2] ile 1.1.2016'den itibaren 900-TL)aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri 50.000.000.- lirayı (460 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 1.1.2016'den itibaren 900-TL) aşmayan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilir. İktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edenlerde bu had topluca dikkate alınır.” hükmüne yer verilmiştir.

Bir iktisadi kıymet için amortisman ayrılabilmesinin şartları şunlardır:
1-İktisap edilen kıymetin yıpranmaya, aşınmaya veya değerden düşmeye tabi olması
2-iktisap edilen kıymetin işletmede bir yıldan fazla kullanılabilecek nitelikte olması       gerekir.
3-İktisap edilen kıymetin işletmenin envanterine dahil olması gerekir.
4- İktisadi kıymetin değerinin belli bir tutarı aşması gerekir. (2016 yılı için 900 TL)

VUK’un 269’uncu maddesinde ‘‘İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir.

Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi değerlenir:
1. Gayrimenkullerin mütemmim cüzüleri ve teferruatı;
2. Tesisat ve makinalar;
3. Gemiler ve diğer taşıtlar;
4. Gayri maddi haklar.’’

Reklam panoları bir gayrimenkulün teferruatı niteliğindedir. Teferruat; Türk Medeni Kanununun[3] 686’ıncı maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre; teferruat (eklenti) ‘‘asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.’’

333 Seri No’lu VUK Genel Tebliği[4]’ne göre ışıklı reklam tabelalarının faydalı ömrü 5 yıl, ışıksız reklam panolarının ise 10 yıl olarak tespit edilmiştir.

Diğer taraftan reklam panosu asılan işyerinin kiralık ya da mükellefin kendisine ait olmasının gider yazma ve amortisman ayırma açısından bir önemi bulunmamaktadır. Çünkü işyeri kiralanmış olması durumunda söz konusu reklam tabelaların ‘Özel Maliyetler’ kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Çünkü kiralanan bir işyeri için yapılan harcamanın ‘Özel Maliyetler’ kapsamında değerlendirilmesi için, işyerine eklenen kıymetin kira süresi sonunda sökülüp ayrılmasının ya da başka bir yerde kullanılmasının mümkün olmaması gerekmektedir. Reklam panosu için böyle bir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla kiralanan işyerinde kullanılan reklam panoları için amortisman uygulaması reklam panolarının faydalı ömürleri dikkate alınarak yapılacaktır. (Işıklı reklam tabelaları için 5 yıl, ışıksız reklam panolarının ise 10 yıl olarak dikkate alınacaktır.)
Son olarak belediyeye söz konusu reklam panolarının asılmasından dolayı ödenmesi gereken ilan ve reklam vergi tutarı söz konusu amortisman uygulamasında dikkate alınmadan doğrudan gider olarak dikkate alınabilecektir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun[5] 40/6’ncı maddesinde; ‘‘işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar’’hükmü yer almaktadır. Sonuç olarak ödenen reklam panosu ile ilgili olan ilan ve reklam vergi tutarları belediye vergileri niteliğinde olduğundan kazancın tespitinde doğrudan gider olarak dikkate alınabilecektir.

[1] 10/01/1961 tarih ve 10703 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
[2] 25/12/2015 tarih ve 29573 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
[3] 08/12/2001 tarih ve 24607 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
[4] 28/04/2004 tarih ve 25446 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
[5] 06.01.1961 tarih ve 10700 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Selçuk Turgay Azak

Devamını Oku…

4 Mayıs 2016 Çarşamba

Maliyede Devrim Niteliğinde Yeni Çalışmalar

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI’NIN 2016 YILI PERFORMANS PROGRAMINDA AÇIKLANAN VE BİR KISMI 2016 YILI SONUNA KADAR GERÇEKLEŞTİRİLECEK HEDEFLER

Maliyede devrim niteliğinde yeni çalışmalar var. Bunların çoğu çok önemli sonuçlar doğuracak çalışmalardır.

1- Yatırım İndirimi yeniden geliyor. Çok geç kalmış ama önemli bir düzenleme olacak ve umarım oranı yüksek olur.

2- Dördüncü dönem geçici vergi kalkıyor, geçici vergi üç dönem ödenecek, sonuncu kurumlar vergisi beyanı ile tamamlanacak.

3- Basit usule tabi gelir vergisi mükellefleri, kayıtlarını mesleki oda bünyesinde kurulan bürolar yerine kendileri tutabilecek.

4- Damga Vergisi Kanununda mükellefleri kayıt dışılığa sevk eden ve mükerrer vergilemeye yol açan düzenlemeler kaldırılıyor.

5- TBMM’ne gönderilen Gelir Ve Kurumlar Vergisi tek kanunda birleştirilerek düzenleniyor.

6- TBMM’ne sevk aşamasında olan Vergi Usul Kanunu Tasarısında mükellef aleyhine olan ve fiktif kazançlar oluşmasına yol açan değerleme hükümleri yeniden düzenleniyor.

7- Maliye, vergisini ödeyen mükellefi incelemek yerine ödemeyen mükellefi incelemeyi ağırlık verecek. Dolayısıyla zararlı şirketler öncelikle inceleniyor.

8- Vergi borçlarından dolayı mükelleflerin gayrimenkullerine haciz konulması işlemleri elektronik ortamda gerçekleştirilecek.

9- Vergi beyannameleri ile SGK bildirgeleri birleştiriliyor.

10- Belediyelerin almakta olduğu vergiler artırılıyor, ayrıca yeni vergiler geliyor. Belediyelere örneğin otel ve restoranlardan vergi alma hakkı geliyor.

11- Şehir rantları değerlendirilerek, Devletin ve belediyelerin bu rantlardan pay alması sağlanıyor. Bu değerleme sonucu emlak vergisinde artışlar olacak.

12- Kayıt dışı ekonominin GSYH oranı 5 puan düşürülecek. Bu nedenle mükelleflerin çoğu zaten sayısı 4 kat artan vergi müfettişleri ile karşılaşacak.

13- ATM’ lerden vergi ödeme imkânı getiriliyor.

14- TBMM’ne sevk edilen Gelir Vergisi Tasarısı ile parçalanan ve verimsiz kullanılan arazileri tarıma kazandırmak amacıyla tarımda büyük ölçekli işletmelerin kurulması teşvik ediliyor.

15- Yaygın ve yoğun denetimlerde 2015 yılında 837.550 mükellef denetlendi. 2016 yılında 2 milyon mükellefin denetlenmesi hedeflendi.

16- Halen 44.000 olan e-fatura ve 50.000 olan e-defter mükellef sayısının artırılması için hazırlıklar yapıldı. İlgili mevzuat yakında yayınlanacak.

17- Tarımda, çiftçiyi sanayide girdi olarak kullanılan zirai ürünleri ekmesi için teşvik edecek vergisel tedbirler uygulama konulacak.

18- Kadınların ve gençlerin istihdama katılmasına yönelik vergisel teşvikler getiriliyor. Nitekim bunun ilk uygulaması kendi işini kuran gençlere yönelik 3 yıl süreyle uygulanacak 75.000-TL’ye kadar gelir vergisi istisnası uygulaması yürürlüğe girdi.

19- Naylon fatura kullanımının ciddi şekilde üzerine gidilecek.

20- Kamunun kendi arasındaki bilgi paylaşımları artacak.


Hayrullah Doğan

Kaynak: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/hayrullah/042/

Devamını Oku…