14 Aralık 2016 Çarşamba

BA ve BS Bildirimlerinde Önemli Değişiklikler

Gelir idaresi başkanlığının resmi web sitesinde taslak olarak yayınlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile Ba ve Bs bildirimlerinde önemli değişikliklere gidildiği görülmüştür. Bunlar kısaca aşağıdaki gibidir;
HASILAT DEFTERİ TUTAN MÜKELLEFLERDE BA VE BS BİLDİRİM FORMU VERECEKLERDİR
Taslak tebliğ ile Hasılat defteri tutan yabancı nakliyat kurumları veya bunları Türkiye'de temsil eden şube veya acenteleri Form Ba ve Form Bs bildirimi vermekle yükümlüdür.

İŞLETME HESABI ESASINA GÖRE DEFTER TUTAN, SERBEST MESLEK KAZANÇ DEFTERİ TUTAN VE ZİRAİ İŞLETME HESABI ESASINA GÖRE DEFTER TUTAN MÜKELLEFLERDE BA VE BS BİLDİRİM FORMU VERECEKLERDİR
İşletme hesabı esasına göre defter tutan, serbest meslek kazanç defteri tutan ve zirai işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerden 31/12/2015 tarihi veya 31/12/2016 tarihi itibariyle hasılatları 50.000 TL ve üzeri olanlar Form Ba ve Form Bs bildirimi vermekle yükümlüdür. 
İlgili vergilendirme döneminde hasılatları 50.000 TL’ye ulaşan mükellefler ise 50.000 TL hasılata ulaşıldığı tarihin içinde bulunduğu aydan başlamak üzere Form Ba ve Form Bs bildirimi vermekle yükümlüdürler.

SERBEST BÖLGELERDE FAALİYET GÖSTEREN MÜKELLEFLER

Serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin de Form Ba ve Form Bs bildirimi verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Söz konusu bildirimler, bu mükelleflerin kanuni merkezleri tarafından, merkez ve şube bilgileri birleştirilerek verilecektir. Ancak, kanuni ve iş merkezi yurt dışında olup, münhasıran serbest bölgede şubesi veya temsilciliği bulunan mükellefler, bildirim formlarında merkez bilgilerini dikkate almaksızın yalnızca serbest bölgede faaliyette bulunan şubelerinin mal ve/veya hizmet alış/satışlarını bildireceklerdir.

BİLDİRİM MÜKELLEFİYETİ OLMAYAN MÜKELLEFLER

Taslak tebliğde bildirim mükellefiyeti olmayan mükellefler daraltılmıştır. Buna göre Gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan mükellefler, muafiyetten yararlandıkları takvim yılı/hesap döneminden itibaren Form Ba ve Form Bs bildirimi vermeyeceklerdir.
Yine Kazançları basit usulde tespit edilenlerle gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerin Form Ba ve Form Bs bildirim yükümlülüğü bulunmamaktadır.

BİLANÇO ESASINA GÖRE DEFTER TUTAN MÜKELLEFLERDE BİLDİRİM HADLERİNDE 10.000 TL’LİK SINIR UYGULAMASI

Taslak tebliğ bu haliyle yürürlüğe girerse, Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler için 2017 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 10.000 TL ve üzerinde yapılan mal ve/veya hizmet alışları Form Ba’nın Tablo II alanında, bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 10.000 TL ve üzeri yapılan mal ve/veya hizmet satışları ise Form Bs’nin Tablo II alanında belge bazında ayrı satırlara yazılmak suretiyle bildirilecektir.

BİLANÇO ESASINA GÖRE DEFTER TUTAN MÜKELLEFLERDE BİLDİRİM HADLERİNDE FATURA DÜZENLEME TUTARI İLE 10.000 TL ARASI SINIR UYGULAMASI

Taslak tebliğ bu haliyle yürürlüğe girerse fatura düzenleme tutarı ile 10.000 TL arası alım ve satımlarda bildirime konu olacaktır. Şöyle ki;
Bir kişi veya kurumdan Katma Değer Vergisi hariç Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde belirtilen fatura kullanma mecburiyeti olarak belirlenen tutar ile 10.000 TL arası yapılan mal ve/veya hizmet alışları Form Ba’nın Tablo III alanında, bir kişi veya kuruma Katma Değer Vergisi hariç Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde belirtilen fatura kullanma mecburiyeti olarak belirlenen tutar ile 10.000 TL arası yapılan satışlar ise Form Bs’nin Tablo III alanında her bir kişi veya kurum için ayrı satırda toplam belge adedi ve tutarı ile bildirilecektir.

BİLANÇO ESASINA GÖRE DEFTER TUTAN MÜKELLEFLERDE ÇOK DÜŞÜK ALIMLAR VE SATIMLAR BİLE BİLDİRİME KONU OLUYOR

Taslak tebliğ bu haliyle yürürlüğe girdiği takdirde bir kişi veya kurumdan Katma Değer Vergisi hariç Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde belirtilen fatura kullanma mecburiyeti olarak belirlenen tutarın altında yapılan tüm mal ve/veya hizmet alışları Form Ba’nın Tablo IV alanında, bir kişi veya kuruma Katma Değer Vergisi hariç Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde belirtilen fatura kullanma mecburiyeti olarak belirlenen tutarın altında yapılan tüm mal ve/veya hizmet satışları ise Form Bs’nin Tablo IV alanında tüm işlemlerin toplam tutar ve toplam belge adedi ile bildirilecektir.

İŞLETME HESABI ESASINA GÖRE DEFTER TUTAN, SERBEST MESLEK KAZANÇ DEFTERİ TUTAN VE ZİRAİ İŞLETME HESABI ESASINA GÖRE DEFTER TUTAN MÜKELLEFLERDE 3.000 TL’NİN ÜZERİNDEKİ ALIM VE SATIMLAR

Bir kişi veya kurumdan Katma Değer Vergisi hariç 3.000 TL ve üzerinde yapılan  tüm mal ve/veya hizmet alışları Form Ba’nın Tablo III alanında; bir kişi veya kuruma Katma Değer Vergisi hariç 3.000 TL ve üzerinde yapılan mal ve/veya hizmet satışları ise Form Bs’nin Tablo III alanında her bir kişi veya kurum için ayrı satırda toplam belge adedi ve tutarı ile bildirilecektir.

İşletme Hesabı Esasına Göre Defter Tutan, Serbest Meslek Kazanç Defteri Tutan Ve Zirai İşletme Hesabı Esasına Göre Defter Tutan Mükelleflerde 3.000 TL’nin altındaki Alım ve Satımlar

Bir kişi veya kurumdan Katma Değer Vergisi hariç 3.000 TL altında yapılan tüm mal ve/veya hizmet alışları Form Ba’nın Tablo IV alanında, bir kişi veya kuruma Katma Değer Vergisi hariç 3.000 TL altında yapılan tüm mal ve/veya hizmet satışları ise Form Bs’nin Tablo IV alanında tüm işlemlerin toplam tutar ve toplam belge adedi ile bildirilecektir.

BİLDİRİME KONU OLAN VE OLMAYAN BELGELER

Taslak tebliğ ile bildirime konu belgelerde de detaya gidilmiştir. Daha önce 396 no'lu VUK Genel Teblğinde olmayan bildirime konu olmayacak belgelere değinilmiştir. Buna göre Kamu kurum ve kuruluşları ile belediyelere ödenen vergi, resim, harç, şerefiye bedeli ve ceza makbuzları bildirim formlarına dahil edilmeyecektir.  Buna ilaveten belgenin türüne bakılmaksızın (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi ve yolcu bileti gibi) Form Ba ve Form Bs bildirimine dâhil edilecektir.

TÜRKİYE İÇİNDE YABANCI MÜŞTERİLERE YAPILAN SATIŞLAR VE ALIŞLAR İLE MUHTELİH MÜŞTERİLERE YAPILAN SATIŞLAR

Taslak tebliğ ile daha önce 396 seri no'lu VUK Genel Tebliğinde yer almayan bir konuya daha değinilmiştir.  Türkiye’de yerleşik olmayan gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi Türkiye’de olmayan tüzel kişilere yurt içinde yapılan mal ve/veya hizmet satışları karşılığında düzenlenen belgelerde Yabancı Kimlik No (YKN)/Vergi Kimlik Numarası (VKN) bilgilerinin yer almaması durumunda VKN alanına “9999999999” kodu yazılarak bildirimde bulunulacaktır.
İlgili mevzuatı gereği gün sonunda “Muhtelif Müşteriler” şeklinde düzenlenen faturalar VKN alanına “8888888888” kodu yazılarak bildirilecektir.

AYNI MÜKELLEFİN BİRDEN FAZLA ŞUBESİNDEN ALIŞ VEYA ŞUBESİNE SATIŞ

396 Seri no'lu VUK Genel Tebliğinde belirtilmeyen bir diğer konu bu taslak tebliğde ele alınmıştır. Buna göre; Bir kişi veya kurumun birden fazla şubesinden yapılan mal ve/veya hizmet alışları ile şubesine satışları, muhasebe sistemi gereği ayrı ayrı takip edilse bile, merkezin vergi kimlik numarası ve unvanı dikkate alınarak Form Ba ve Form Bs’de bildirilecektir.

İHRACAT VE İTHALAT İŞLEMLERİNDE ÖNEMLİ AÇIKLAMALARA GİDİLMİŞTİR

Taslak tebliğe göre, İthalat işlemlerinin Form Ba ile bildirilmesinde gümrük giriş beyannamesinin kapanış tarihi, ihracat işlemlerinin Form Bs ile bildirilmesinde ise, fiili ihracatın gerçekleştiği tarih dikkate alınacaktır.
Serbest bölgelerde faaliyette bulunan mükelleflerin yurt içiyle yaptıkları alış-satış işlemlerinin bildirilmesinde; gümrük giriş veya çıkış beyannamesi düzenlenmesi hallerinde bu beyannamelerin kapanma tarihleri ve tutarları, gümrük giriş veya çıkış beyannamesi düzenlenmemesi durumlarında ise serbest bölge işlem formu tarihi ve tutarı dikkate alınacaktır.
İthalat işlemlerinin Form Ba ile bildirilmesinde tutar alanına 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 21 inci maddesi hükmüne göre belirlenen katma değer vergisi matrahı yazılacaktır.

BEDELSİZ FATURA, DEPOZİTO VE BAĞIŞLARDA BİLDİRİME KONU

Taslak tebliğe göre, Vergi Usul Kanununa göre düzenlenen ve üzerinde “Bedelsizdir” ibaresi bulunan faturalar (001) kodu seçilerek bildirilecektir.
Depozito olarak ödenen ve/veya alınan bedeller (002) kodu seçilerek bildirilecektir.
Bir kişi veya kuruma yapılan bağışlar ayni bağış niteliğinde ise düzenlenen belgeler (003) kodu seçilerek bildirilecektir. 

İADELERLE İLGİLİ ÖZEL DÜZENLEME

Taslak tebliğe göre, Bir kişi veya kurumdan yapılan alışların kısmen veya tamamen iade edilmesi durumunda, bu iadeler söz konusu kişi ve kuruma yapılan satış olarak, bir kişi veya kuruma yapılan satışlardan bir kısmının veya tamamının iade alınması durumunda ise bu iadeler söz konusu kişi ve kurumdan yapılan alış olarak, Tebliğ’de belirtilen ilgili hadlere göre bildirime konu olacaktır. 
İade işlemleri (004) kodu seçilerek bildirilecektir.

ÖZEL MATRAHA TABİ FATURALAR

Taslak tebliğe göre, Özel matrah şekline tabi mal ve/veya hizmet alış/satışlarına ilişkin yapılacak bildirimlere konu tutarın belirlenmesinde, hesaplamaya esas alınan vergiler dahil tutarlar dikkate alınacaktır.
Belgelerde gelir vergisi tevkifatına da yer verilen hallerde tevkifattan önceki brüt tutarlar dikkate alınacaktır.

VADE VEYA KUR FARKI GELİR/GİDERLERİ

Taslak tebliğe göre, Herhangi bir mal ve hizmet alış veya satışına bağlı olarak, ödemenin gecikmesi ve döviz kurlarının değişmesi suretiyle ortaya çıkan ve belge düzenlenmek suretiyle alıcıya/satıcıya yansıtılan vade veya kur farkı gelirleri/giderleri Tebliğ’de belirtilen ilgili hadlere göre bildirimlere dâhil edilecektir.

SİGORTA ŞİRKETLERİ TARAFINDAN YAPILAN TAZMİNAT ÖDEMELERİ

Taslak tebliğe göre, Sigorta şirketleri tarafından yapılan tazminat ödemeleri fatura, vb. tevsik edici belgeler ile belgelendirilen bir mal veya hizmet alımına dayanıyor ise, bu alımların genel esaslar çerçevesinde katma değer vergisi hariç tutarlarıyla Form Ba bildirimine dahil edilmesi gerekmektedir. 

ELEKTRİK, DOĞALGAZ VE SU HİZMETLERİ

Elektrik, doğalgaz ve su teslimleri gibi hizmetlerin bildirim uygulaması bakımından diğer mal ve hizmet teslimlerinden farkı bulunmamaktadır. Söz konusu hizmetler Form Ba veya Form Bs ile bildirilecektir.

BİLDİRİLECEK ALIŞ/SATIŞ OLMAMASI

Taslak tebliğe göre, Bildirim verme yükümlülüğü bulunan tüm mükellefler bildirilecek alış/satışları bulunmasa dahi, bu durumun bildirilmesi amacıyla, Form Ba ve Form Bs’yi Tablo II, Tablo III ve Tablo IV dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorundadırlar.

TASFİYE SÜRECİNDE BİLDİRİMLERİN VERİLME SÜRESİ

Tasfiyesi devam eden mükellefler bildirim formlarını, tasfiye süresince aylık dönemler halinde vereceklerdir. Tasfiyenin başladığı aya ait bildirim formları ise tasfiye öncesi ve sonrası ayrımı yapılmaksızın düzenlenecektir.

BİLDİRİMLERİN DÜZELTİLMESİ

Form Ba ve Form Bs bildirimlerinde herhangi birinde hata yapıldığının belirlenmesi halinde, sadece hata yapılan bildirim formunun düzeltilerek gönderilmesi gerekmektedir.
Düzeltme işlemlerinde, hatalı veya eksik olarak düzenlenmiş bulunan bildirim formları tamamen iptal edilmekte ve düzeltmeleri içerecek şekilde düzenlenerek verilen bildirim formu geçerli kabul edilmektedir. Dolayısıyla, düzeltme amacıyla düzenlenen bildirim formlarının, daha önce bildirimde bulunulmamış gibi tüm alış-satış bilgilerini içerecek şekilde doldurulması gerekmektedir.

Devamını Oku…

30 Kasım 2016 Çarşamba

Otomotivde ÖTV Oranları Değişti

Uzun süredir kamuoyunu meşgul eden ÖTV oranları değişikliğine ilişkin karar nitekim geçtiğimiz hafta Resmi Gazete yayımlandı.

Yetkililerin açıklamalarına göre, söz konusu değişikliklerin bütçeye ilave 3 milyar TL katkısının olacak. Yine yapılan açıklamalarda, yapılan düzenleme ile piyasanın genel yapısını değiştirmemeye özel bir önem verildiği, otomotiv sektörünün ülke açısından son derce kritik, stratejik bir sektör olduğu, otomotiv sektörüyle ilgili alınan bu kararı değerlendirirken özellikle, sektördeki arz, talep, yatırım, ihracat bütün bu faktörleri dikkate alındığı ifade edildi.

Değişiklikte önceki ve sonraki genel ÖTV oranları şu şekilde;

















Yeni ÖTV oranları sadece genel oran olarak artmakla kalmamış fiyat bazlı ÖTV uygulamasına da geçilmiştir. Böylece fiyat yükseldikçe ÖTV oranları da artacaktır. Yeni düzenleme ile;
Motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyen araçlar için yüzde 60 olan genel oran, ÖTV matrahı 40 bin TL'yi geçmeyen araçlar için yüzde 45, 40 bin ile 70 bin TL arasında olan araçlar için yüzde 50 olarak,
Motor silindir hacmi 1600 cm3 ile 2000 cm3 arasında olan araçlar için yüzde 110 olan genel oran, ÖTV matrahı 100 bin TLyi geçmeyen araçlar için yüzde 100 olacak. 
Elektrik motoru olup 50 KW'ı geçen, motor silindir hacmi 1800 cm3'ü geçmeyen araçlar için yüzde 60 olan genel oran, ÖTV matrahı 50 bin TL'yi geçmeyen araçlar için yüzde 45, 80 bin TL'yi geçmeyen araçlar için yüzde 50 olarak,

Elektrik motoru olup 100 KW'ı geçen, motor silindir hacmi 2500 cm3'ü geçmeyen araçlar için yüzde 110 olan genel oran, ÖTV matrahı 100 bin TL'yi geçmeyen araçlar için yüzde 100 olarak uygulanacaktır.
Bundan sonraki uygulamalarda ÖTV oranı için hem silindir hacmi hem de araç değeri gibi iki kritere de bakmak gerekecek.

Tabi genel olarak gelir yönünden avantajlı olacak gibi görünse de vergisel olarak prensip, her zaman oran artışlarının vergi artışlarına sebep olamayabileceğidir. Hatta yapılan oran artışları satış miktarlarını düşürüp vergi azalışına bile neden olabilir, hele ki böyle finansal zorluk dönemlerinde. Her ekonomik olay için optimal bir vergi oranı vardır. Önemli olan bilimsel verilerle hareket ederek buna ulaşmaktır. Bu yapıldığı zaman vergi gelirlerinde azalma olmayacağı gibi, piyasadaki serbest rekabete de müdahale edilmemiş olunacaktır. Sanki bu düzenleme biraz ondan uzak gibi görünüyor, çünkü yapılan açıklamaların altında bilimsel bir veri görünmüyor. Sonuçları bekleyip göreceğiz.


Devamını Oku…

14 Kasım 2016 Pazartesi

Anonim ve Limited Şirket Ortakları ve Yöneticilerinin Şirketle İlgili Bireysel Sorumlulukları

1 - Limited şirket ortak ve müdürlerinin  SGK prim borçları  ve idari para cezalarda sorumlulukları nedir?

5510 sayılı yasaya göre Limited şirketlerde SGK prim borçları, gecikme zamları ve idari para cezaları  konusunda  öncelikle şirket tüzel kişiliği  SGK kurumuna karşı sorumludur. Eğer, şirket  tüzel kişiliği bu  prim borçları ve  gecikme zamlarını  ve ayrıca İPC’leri ödemeyecek durumda ise; başka bir ifade ile şirket borca batık ise bu durumda  şirketi temsil ve ilzama yetkili kanuni temsilci yani müdür sorumludur. Bütün bunlara rağmen  prim aslı  ve gecikme zamları  tahsil edilemediği takdirde şirket ortakları  koydukları sermaye  payı kadar toplam borçtan sorumludurlar.  Aynı uygulama  vergi ve vergi cezaları için de geçerlidir. (Bkz.  6183 sayılı kanun mük. md. 35) Diğer yandan, yetkinin yönetim kurulu üyelerinden  veya  şirket müdürü olarak  ortak dışı bir kişi görevlendirilmiş ise bu durumda  TTK md.317, 319 hükmü gereği kendisine yetki verilen kişi sorumlu olacaktır.  Hatta bu kişi  temsil yetkisinin, şirkette pay sahibi bulunmayan müdürlere de bırakılması olanaklıdır. (Bkz. TTK md.540).  

2 - Limited şirketten ayrılan ortağın  vergi ve sigorta borcundan dolayı sorumluluğu nedir?

Limited şirketten pay devri yaparak ayrılan ortak müdür değilse  birinci planda amme borçlarından dolayı sorumluluğu bulunmamaktadır.  Şirkette  müdür olarak geçen süreler varsa  bu dönem için sorumluluk devam eder.  Pay devrinin  noterden yapılması, deftere işlenmesi ve tescil-ilanı  zorunludur.  Aksi  takdirde bu  pay devri hüküm ifade etmez.  Aynı kural anonim şirketler için de geçerlidir.   
   
3 - Limited şirket ortakları şirketin ödenmemiş amme borçlarından sorumlumudur?

Limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (6183 sayılı yasa md.35 ve mük md.35).

4 - Başkasının fiilleri  dolayısıyla  sorumluluk:

Kimi zaman  satın aldığınız bir malın  fatura bedelini KDV dahil mal  bedeli ile beraber  ödemiş olabilirsiniz. Ancak,  ödenen bu   toplam tutar  bazen  karşı taraf tarafından faturanın KDV’si maliyeye beyan edilmemiş ise, siz  bu KDV’yi tekrar ödemek zorunda kalabilirsiniz.  Bu  konuda mali idarenin yaklaşımı çok farklıdır.  Yargı aşamasında  bunu  ispat ederseniz KDV ödemekten kurtulabilirsiniz.  Ancak mali  idare  vergi yargısı  gibi düşünmemekte, müteselsil sorumluluk  çerçevesinde aynı  KDV’yi  bir de sizden talep  etmektedir.

5 - Vergide zamanaşımı 5 yıldır:

Vergide tarh zamanaşımı 5 yıldır.  Vergide yine tahsil zamanaşımı ise, 5 yıldır. Tarh zamanaşımı vergi alacağının miktar olarak tespiti ile ilgili süredir. Tahsil zamanaşımı ise, vergi alacağının doğduğu yıldan sonra başlayan 5 yıllık  süreçtir.  Fakat uygulamada vergi idaresi  bu  zamanaşımını  hiçbir şekilde  dikkate almadan   işlem yapmaktadır.

6 - Borçlu olduğunuz firmaya  ödeyeceğiniz paralar bazen  bu  şirketin vergi dairesine ödenmesi sizden  talep edilebilir:

6183 sayılı yasanın  79. maddesine göre herhangi bir firmaya ödeyeceğiniz borcu  bu  firmanın bağlı olduğu  vergi dairesi sizden  talep edebilir. Bu  uygulama: amme alacağının 3. şahıslardan tahsili anlamını taşır. Size,  İHB2 adı  altında bir haciz bildirimi tebliğ edilir. Sizin ödeyeceğiniz parayı alacaklı firmanın  vergi dairesine ödemeniz istenir. Bu gibi durumlarda mutlak surette 7 gün içerisinde bu  haciz bildirimine cevap vermenizi öneririz. Aksi takdirde borç sizde kalmış olur.

7 - Limited şirket ortakları hisse devri yaptığında amme alacağından kim sorumludur?

Ortağın şirketteki sermaye hissesini devretmesi halinde, hisseyi devreden ve devralan şahıslar, devir öncesine ait ve vadesi devir tarihi itibarıyla geçmiş olan amme alacaklarının ödenmesinden,  müteselsilen sorumlu tutulur. Ancak  bu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.  Vergi idaresi pay devri yapan  ortağı  ve devir alan  yeni ortağı  aynı anda sorumlu  tutmaktadır.  Ancak bu uygulama yargı kararları ile  iptal edilmektedir. 
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden,  müteselsilen sorumlu tutulur.

8 - Limited  şirket ortaklarının hisselerini devrettiği nasıl  kanıtlanır?

Limited şirket ortaklarının hisselerinin devri için bu işlemin ticaret sicilinde tescil ve ilanı esas olmakla birlikte, tescil ve ilanın yapılmaması halinde, hisse devrine ilişkin noter devir sözleşmesinin ve bu hisse devrinin ortaklar kurulu kararıyla uygun bulunduğunun pay defterine kaydedilmiş olması halinde de hisse devredilebilmektedir. Hisse devirleri, ya ticaret sicili gazetesi ile ya da noter satış sözleşmesi ve ortaklar kurulu kararının ibrazı ile belgelendirilir.

9 - Limited şirketlerde kanuni temsilci kimdir ve şirketin ödenmemiş borçlarından sorumluluğu nedir?

Limited şirketlerde aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile yetkili ve mecburdurlar. Böyle bir durumda ortakların hepsi kanuni temsilci sıfatına haiz olacaklarından, amme alacağının tamamından müşterek ve müteselsil olarak sorumlu tutulurlar. Ancak şirket işlerini idare ve şirketi temsile yetki verilmiş bir kişi (ortak) bulunması halinde, kanuni temsilci olan bu ortak amme alacağının tamamından sorumlu olacaktır.

10 - Anonim şirketlerde kanuni temsilciler kimlerdir?

Anonim şirketin kanuni temsilcisi idare meclisi, diğer bir ifade ile yönetim kuruludur. Yönetim kuruluna ait olan şirketi temsil ve idare yetkisi, esas sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına veya esas sözleşmede genel kurula veya yönetim kuruluna verilecek yetki ile yönetim kurulu üyesi olmaları şartıyla murahhas üyelere veya şirkette pay sahibi olmasalar bile sorumlu müdürlere devredilebilir.

11 - Anonim şirketlerin kanuni temsilcileri için ticaret sicilinde tescil gerekli mi?

İdare meclisinin şirketi temsile yetkili kimseleri tescil edilmek üzere ticaret siciline bildirmesi, temsil yetkisine ilişkin kararın noterlikçe tasdik edilmiş suretinin de sicil memuruna verilmesi şarttır.
Buna göre;
a) Temsil yetkisine ilişkin noter tasdikli yetkili organ (yönetim kurulu veya genel kurul) kararı,
b) Şirketi temsil yetkisi verilen kişilerin kimler olduğu, hususlarının ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş olması gerekmektedir. Bu tescil, ilan tarihinden itibaren hüküm ifade eder.

12 - Anonim şirketlerde kanuni temsilcilerin yetkileri sınırlandırılabilir mi?

Şirketi temsile yetkili olanların şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan tüm işleri ve tüm hukuki işlemleri şirket adına yapmaları gerekir. Bu yetki kapsam olarak sınırlandırılamaz.

13 - Anonim şirketlerin ödenmemiş amme borcundan kim sorumludur?

Amme alacağının tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde; kanuni temsilciler şirketin ödenmemiş borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Şirketi temsil yetkisi murahhas üye veya üyeler ile şirkette pay sahibi olmayan sorumlu müdürlere bırakılmış ise, amme alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilir.
Temsil yetkisi murahhas üyelere veya pay sahibi olmayan müdürlere bırakılmamış ise, yönetim kurulu üyeleri kanuni temsilci sıfatını taşımaktadırlar ve amme alacağının ödenmesinden yönetim kurulu üyeleri şahsi mal varlıklarıyla sorumludurlar.

14 - Anonim şirketlerin ortakları şirketin amme borçlarından sorumlu mudur?

Anonim şirketlerin ortaklarının, anonim şirketlerin ödenmemiş amme borçlarından sorumlu tutulacağına ilişkin herhangi bir kanuni düzenleme bulunmadığından, bu ortakların şirketlerin ödenmemiş amme borçlarından sorumluluğu bulunmamaktadır.

15 - Hangi hallerde, limited şirketlerin ortakları ve kanuni temsilcileri ile anonim şirketlerin kanuni temsilcilerinden şirkete ait amme alacakları takip edilir?

a) Şirketin haczedilen mal varlığının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan değerlemesi sonucu, tespit edilen değerlerinin amme alacağını karşılamaması veya bu malların  satışının yapılmasına rağmen amme alacağının tamamen tahsil edilememiş olması,
b)  Şirketin haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması,
c) Şirketin iflasının istenmiş veya iflasının açılmış olması hallerinde amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması,
d) Borçlu şirketin yapılan araştırmalara rağmen bulunamaması, hallerinde amme alacağının limited şirket ortakları ve kanuni temsilcileri ile anonim şirketlerin kanuni temsilcilerinin şahsi mal varlığından takip ve tahsiline gidilir.

16 - Şirket yöneticileri zaman-ı idare hesabı ile sorumludur:

Şirketlerde yönetim kurulu  başkanları, üyeler, Limited şirketlerde ise kanuni temsilciler kural olarak  ortak  veya yönetici ortak veya yöneticilik  sıfatının   devam ettiği dönemle  sınırlı olarak  sorumludurlar.  Başka bir ifade ile,  yalnızca kendi zaman-ı  idaresinde ortaya çıkan  veya  kendi zaman-ı idaresi ile ilgili  daha sonra ortaya çıkan   vergi ve cezalar  nedeniyle sorumlu  tutulabilecektir.  Ortaklığa giriş ve çıkışları mutlak surette ticaret  sicil gazetesinde tescil ve ilanı  zorunludur.

17 - SMMM’ler veya YMM’lerin  mükelleflerle beraber sorumluluğu:

3568 sayılı  yasaya göre SMMM’ler imzaladıkları  vergi  beyannameleri kapsamında veya  müşterilerinin  defterlerini tuttukları dönemlerle ilgili vergi dairesine karşı sorumludurlar. Aynı biçimde YMM’lerde  tasdik yaptıkları konularla ilgili ortaya çıkabilecek vergi ziyaından  dolayı maliye idaresine karşı müteselsilen sorumludurlar.  Müteselsil  sorumluluk kapsamında vergi idaresine, vergi veya ceza ödeyen YMM veya SMMM haksız ödediğini düşündüğü  kısım için mükelleften talepte bulunabilir.  Biz buna SMMM veya YMM’nin rücu olanağı  diyoruz.

18 - Ortakların,  ortağı oldukları  şirkete olan borçları nedeniyle sorumlulukları nedir?

Şirket  yönetici  veya ortaklarının, şirkete borçları  varsa, alacaklı vergi dairesi  bu yöneticiler ve ortaklar nezdinde de takibe geçebilir.  Böyle  bir takip için kusur, kanuni ödevlerini yerine getirmiş olma veya  alacağın şirket  mal varlığından  tahsil edilememiş olması  vs. şartlar  aranmayacak, doğrudan doğruya takibata geçilebilecektir.   

19 - Tasfiye sürecinde sorumluluk:

Şirketlerin tasfiye ediliyor veya edilmiş olması kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş  tarihinden önceki dönemlere ait sorumluluklarını  ortadan  kaldırmaz.  Tasfiye memurları  tasfiye döneminde doğan  vergi ve benzeri mükellefiyetlerden ilk  planda sorumludur.   Vergi yükümlülüklerini yerine getirmeden alacaklara ödeme veya ortaklara  paylaştırma yapamazlar.  

20 - Kanuni defterlerin 5 yıl  saklanması:

Şirkete ait  lüzumlu kanuni  defterler zamanaşımı  süresi içerisinde yani 5 yıl  saklanması  zorunludur.  Bazı hallerde bu  defterler kaybolabilir. Bu gibi durumlarda mutlak surette mahkemeden “zayi kararı” alınması  zorunludur.  Zarar mahsubu, KDV devri, yatırım indirimi vs. durumlar varsa devreden yılların ilişkili olduğu defter ve belgelerin de 5 yıl geçse bile saklanması  şarttır.  Bu  gibi hallerde iddia ettiğiniz durumu ispat için kanuni defterlerinizi 5 yıldan daha fazla saklamanız gereklidir. Kanuni  defterlerin denil vasfı kazanabilmesi  için her sene o  seneyi izleyen yılın mart  ayı  sonuna kadar ara vize tasdiki zorunludur.  

21 - SGK  teftiş ve incelemelerinde zamanaşımı 10 yıl:

SGK müfettişleri veya denetmenleri tarafından defter ibrazında süre vergi dairesinde olduğu gibi 5 yıl değil, 10 yıldır. Bu nedenle şirketinizde çalıştırdığınız personel ile ilgili yasal defterleri ait olduğu yılı izleyen yıldan itibaren başlayarak 10 yıl saklamanız gerekir.

22 - 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle ilgili Yasa Yürürlüğe Girmiş olup, bu Yasa’nın 5’inci maddesi çok önemlidir:

Buna göre; şirketinizin 2011 ila 2015 yılları için matrah ve vergi artırımı yaparak bu yıllar ile ilgili vergi incelemesinden kurtulmak mümkün olabilecektir. Bu nedenle söz konusu yıllarla ilgili matrah veya vergi artırımı yapmak suretiyle, bu yıllarla ilgili incelemeden kurtulabilirsiniz. Bu konuda müracaat süresi oldukça sınırlı olup, 25.11.2016 tarihine kadar bu Yasadan faydalanmak mümkündür.

Devamını Oku…

25 Ekim 2016 Salı

6736 Sayılı Vergi Af Yasası Gereğince Matrah Arttırımı Yapanlar Özel Esaslardan Genel Esaslara Alınmalıdır

Bilindiği üzere, 6736 sayılı  yasa,  bazı alacakların yeniden yapılandırılasına ilişkin  önemli  hükümler içermektedir.  Söz konusu yasa 19/8/2016 gün ve 29806 sayılı  Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu  yasanın  5.maddesi  matrah ve vergi artırımına ilişkin  hükümleri  içermektedir.  Buna göre 2011 ilâ 2015 takvim yılları için   gerçek  veya tüzel kişiler veya potansiyel  mükellefler  matrah ve vergi artırımından  yararlanabileceklerdir.  Matrah  ve vergi  artırımı kısaca  şu avantajları mükelleflere  sağlamaktadır:

1) 
Vergi incelemesinden  kurtulabilmek,

2) 
Özel esaslardan  çıkıp genel esaslara geçebilmek

3) 
2011 ilâ 2015 yılları için  herhangi bir vergi incelemesine tabi olmamak

4) 
Devam eden  vergi incelemelerinden  kurtulabilmek

31 Ekim 2016 tarihine kadar Yeni vergi affı yasasıyla ilgili müracaatların yapılarak, vergi dairesine ilgili dilekçe ile başvurulması gerekmektedir. Her mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesi baz alınarak buna göre ya elektronik ortamda veya klasik olarak yayınlanacak standart başvuru dilekçeleri ile yasadan faydalanılması gerekmektedir.

6736 sayılı yasanın 5.maddesi hükmüne göre;


1-
Gelir ve Kurumlar vergisi yönünden 2011 ila  2015 yılları için matrah arttırımı yapanlar bu yıllarla ilgili vergi incelemesine tabi olmazlar. Özel esaslar diye tanımladığımız “Kara listeye girenler” kullanım ve düzenleme açısından Özel esaslardan genel esaslara geçebilir.

2-
Matrah ve vergi arttırımı müracaatları gerçek veya tüzel kişiliğin bağlı bulunduğu vergi dairesine yapılacaktır. Müracaatlarda standart dilekçe veya 3568 sayılı yasaya göre meslek mensupları kanalıyla elektronik ortamda VEDOP sistemi üzerinden şifre ve parola ile gerçekleştirilecektir. Gerçekleştirme sonucunda tahakkuk fişleri her vergi türü ve yılı ve dönemi için çıkarılacaktır. 

3-
İşini terk eden  mükellefler veya resen  terk yoluyla  faaliyeti kapalı  gözüken mükellefler elektronik ortamda beyanname verme zorunlulukları yoksa  bu mükellefler kağıt ortamında  matrah  artırımında bulunabilirler.  

4-
Matrah ve vergi  arttırımı yapan mükellefler 2011 ila 2015 arası defter kayıt ve belgelerini 5 yıllık saklama ve ibraz süreleri içerisinde saklayacaklardır. Matrah  ve vergi arttırımı yapılan defter ve belgeler arşivde saklanacaktır. Başka bir ifade ile çöpe yollanmayacaktır. 

5-
Matrah ve vergi arttırımı yapan mükellefler VUK 359 mad. kapsamında bir suça maruz kalmış iseler, kendileri hakkında sahte fatura düzenleme VİR mevcut ise bu durumda yapılan matrah arttırımı vergi dairesince düzeltme fişi ile düzeltilir. Tahakkuk işlemleri terkin edilir. Mükellefin buna karşı vergi mahkemesinde dava açma olanağı mevcuttur. Çünkü mükellefin bilgisi dışında karşıdan vergi tekniği raporuna istinaden bazen bu konuda kamu davası açılmış olabilir. Veya mükellefin tarh ve işlem dosyasında bilgisi dışında düzenleyici VTR olabilir. 

6-
Artırılan matrah  tutarları, yasada yer alan  minimum matrah  tutarlarından  düşük olamayacaktır.  

7-
Defter kayıt  ve belgeleri yok edenler veya defter  sahifelerini yok ederek yerine  başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl  veya suretlerini tamamen veya kısmen  sahte olarak düzenleyenler  matrah/vergi artırım  hükümlerinden  yararlanmayacaklardır.  

8-
Özel esaslardan çıkabilmek için mutlak surette 2011-2015 yılları için KDV matrah arttırımı da yapılmalıdır. Bu örnekte mükellefin hangi yıl için özel esaslarda gözüküyor ise sadece o yıl örneğin; 2015 yılı matrah arttırımı yapılmalıdır.
9-Mükelleflerin matrah arttırımı yaptığı yıllarla ilgili sahte fatura kullanımı veya düzenlenmesi gibi fiilleri mevcut ise idare bu durumu tespit etmeden VİR düzenlemeden matrah arttırımının yapılması halinde vergi suçu ortadan kalkar. Başka bir ifade ile vergi incelemesi henüz yapılmadığı için vergi müfettişi Cumhuriyet Savcılığı nezdinde VUK mad. 359 hükmüne göre suç duyurusunda bulunamayacaktır. Yasanın yürürlüğe girmesinden yani 19/8/2016 tarihinden  önce  devam eden vergi incelemelerinin kısa zamanda sonuçlandırılarak rapora bağlanması zorunludur. Yasaya göre bu gibi incelemelerin 30 gün içinde sonuçlandırılması gerekecektir.(mad. 5/7 ) Yine yasanın yayınlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren 30 gün içerisinde neticelendirilemeyen vergi incelemeleri kadük olur. Bu süre içerisinde sonuçlandırılan vergi incelemeleri ile ilgili tarhiyat öncesi uzlaşma istemleri dikkate alınmaz. 

10-
213 sayılı VUK mad. 359/b fıkrasındaki defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sayfalarını yok ederek yerine başka yaprak koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler bu maddenin bir, iki ve üç fıkra hükümlerinden faydalanamazlar. Bu konuda ayrıca idarede vergi inceleme raporu (VİR) mevcut olması zorunludur.

11-
Evvelce sahte fatura kullanımı nedeni ile Asliye Ceza Mahkemesinde hakkında dava açılmış mükellefler açısından bunların önceden yapılmış cezalı tarhiyatları nedeni ile vergi mahkemesindeki devam eden davaları iş bu af yasasının mad. 3 hükmüne göre davalardan vazgeçilip yasada belirtilen süreler içinde ödemeleri yapılmalıdır. Yapılan ödemeler ile yasadan yararlandığına ilişkin mükellefin bütün belge ve bilgileri Asliye Ceza Mahkemesine sunulması ve ödemelerin tümüyle gerçekleştiğini ceza dosyasına ibraz etmesi yararlı olacaktır. Çünkü, Asliye ceza Mahkemesindeki dosyayla Vergi Mahkemesindeki sonuçlanan af yasası kaynaklı ilişkiler irtibatlandırılmalıdır. 

12-
Sonuç olarak, yürürlüğe giren 6736 sayılı af yasasına göre sahte belge kullananlar matrah ve vergi arttırımından faydalanabilecektir. Ancak, vergi yasaları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz zorunluluğu bulunan defter kayıt ve belgeleri yok edenler, defter sayfalarını yok ederek yerine başka yaprak koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar, belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak tanzim edenler matrah ve vergi arttırımından yararlanamazlar. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi bu konuda idarenin elinde mutlak surette VTR bulunması zorunludur. 

13-
Mükelleflerin  artırdıkları  tutarlar;

       a. 
İnceleme sonucu ulaşılan  matrah farkından  az ise, aradaki fark üzerinden   mükellef hakkında  vergi tarhiyatı yapılır.  Ancak, mükellefin talep etmesi halinde  bu kanunun inceleme ve tarhiyat  safhasında bulunan  işlemler  başlıklı  4.maddesindeki  hükümlerden  yararlanarak  ödeme yapabilirler.

       b. 
İnceleme sonucu  erişilen matrah  farkından  daha çok  veya eşit ise,  mükellef hakkında ayrıca vergi  tarhiyatı yapılmaz.  Ve ceza uygulanmaz. 

14-
Matrah  ve vergi artırımı 31.10.2016 tarihine kadar  yapılmalıdır.  Bu  sürenin   yaklaşması dolayısıyla ve yasanın   yürürlüğe girdiği  19.8.2016 tarihi  dikkate alındığında ve araya  kurban bayramının  girmesi  nedeniyle  yaklaşık  2 hafta gibi  bir süre  boşa geçmiştir.  Dolayısıyla  Maliye Bakanlığının  bu  durumu  dikkate alıp 6736 sayılı yasanın 2,3,4,5 md hükümlerini 30 KASIM 2016 tarihine kadar  UZATMASINDA yarar görülmektedir.  Çünkü gerek  mali müşavirler, gerekse  vergi mükellefleri  bu  zaman  zarfında işlerini  tam  anlamıyla bitirememiştir.  Diğer yandan  vergi  idaresi  ve özverili çalışan  personeli  yasanın  uygulaması  ile ilgili  süre açısından  sıkışmış  durumdadır.


Mustafa Alpaslan

Kaynak: http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/mustafaalpaslan/0281/

Devamını Oku…

11 Ekim 2016 Salı

Vergi Daireleri Resen Terk İşlemini Neden Yapmamakta Israr Eder?

Uygulamada resen terk işlemleri vergi daireleri tarafından zamanında yerine getirilmesi gereken önemli bir konudur. Resen terk uygulaması, vergi daireleri tarafından zamanında yerine getirilmediğini sıklıkla görmekteyiz. Esasında bir mükellefin üst üste iki dönem aylık KDV beyannamesini vermemesi halinde bu uygulama vergi daireleri tarafından otomatik olarak yerine getirilecektir. Üst üste verilmeyen beyannameler nedeniyle bazen 1 veya 2 yıl hatta 3 yıl için mükelleflere astronomik rakamlara varan özel usulsüzlük cezaları kesilerek tebliğ edilmektedir. 

Yaşanan bir olayda 5 yıldır gayri faal olan bir limited şirketi yaklaşık 125.000.00 TL özel usulsüzlük cezası kesildiği, bu cezaların 5 yıl için KDV , muhtasar , kurum , kurum geçici, BA-BS formları , yıllık bildirimler verilmediği iddialarıyla yaklaşık 125.000.00 TL özel usulsüzlük cezası tarh ve tebliğ edilmiştir. 

Burada sorun kimde ? 

Vergi daireleri kendilerine verilen görevleri noksansız olarak yerine getirme ve mükellefin resen terk sistemine göre vergi kaydını kapatmak zorundadır. bu zorunluluk 213 sayılı VUK’un 160 md. amir hükmü olup, konuyla ilgili olarak yayımlanan resen terk iç genelgesi de ayrı bir yan düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır. İkinci mevzuat mahiyeti taşıyan, 21.12.2004 gün ve 2004/13 sayılı resen terk iç genelgesi doğru bir şekilde uygulandığı takdirde hiçbir mükellefin mağdur olması söz konusu olamaz.  

Vergi hukuku uygulamasında ikincil mevzuat mahiyeti taşıyan tüzük , yönetmelik, iç genelgeler, muktezalar önemli bir hukuki yardımcı kaynaklardır. Vergi uygulamasının giderek karmaşık ve kompleks bir yapı alması dolayısıyla gerek uygulayıcılar , gerek mali müşavirler ve gerekse Maliye Bakanlığı gelir uzmanları tereddüt yaşamaktadırlar. Çoğu zaman bilinen bir malum konuda dahi vergiciler arasında birkaç farklı görüş ortaya çıkarak yorum yapılabilmektedir. Geldiğimiz noktada idarenin 20-30 yıldır süren belli problemleri artık bir çözüme kavuşturması zorunlu hale gelmiştir. 

Sonuç olarak, üst üste 2 dönem KDV beyannamesi vermeyen bir mükellef için vergi dairesi derhal yoklama yapıp , bu fişe göre VEDOP ekran kaydını resen terk sistemine göre kapatması şarttır. Aylık KDV , muhtasar, geçici vergi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezaları fahiş meblağlara erişmektedir. Aynı durum BA-BS formları açısından da geçerlidir. Gelir idaresi başkanlığının her yıl yayınladığı yıllık faaliyet raporlarında artık bu konulara da yer verip “resen terk sistemi” ni daha aktif hale getirip uygulaması artık kaçınılmaz bir hal almıştır. 

Yargıya intikal eden benzeri bir ihtilaf hakkında İzmir 3.Vergi Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar çok anlamlıdır. Kararın hüküm fıkrasında kısa şöyle denilmektedir; 

“Vergi Usul Kanunu ve bu Kanun’un verdiği yetkiye istinaden Maliye Bakanlığı tarafından düzenlenen İç Genelgeye uygun hareket etmeyen davalı idarenin, resen terk işlemini zamanında yapmaması nedeniyle …..  dönem beyannamelerini dönemlerinde faal olmadığı halde mükellefiyet kaydı ve terkin işlemleri yapılmaması sonucu davacı adına elektronik ortamda bildirim ve beyanname vermemesinden dolayı 213 sayılı yasanın mükerrer 355. Maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”[1]

Görüldüğü gibi idare üst üste 2 ay KDV beyannamesini vermeyen mükellefin vergi kaydını kapatmak zorundadır. Daha sonra mükellefin işe başladığı tespit edilmesi halinde yeniden vergi kaydının açılması gerekecektir. [2]

[1] İzmir 3.Vergi Mahkemesi’nin vermiş olduğu 02.12.2014 gün ve E: 2014/37 – K: 2014/1927 sayılı karar

[2] ALPASLAN Nazlı Gaye, Vergi İhtilafları ile İlgili Makale, Yorum ve İncelemeler, İzmir-2015  S: 45





Devamını Oku…

7 Ekim 2016 Cuma

Düzeltme Beyannamelerinden Damga Vergisi Alınmayacak

1 - GİRİŞ

Bilindiği üzere, 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla[1] 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun[2] bazı maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Söz konusu değişikliklerin uygulamasına ilişkin Maliye Bakanlığı, 60 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliğini[3] yayımlamıştır.

Bu yazımızda,  6728 sayılı Kanunla, Damga Vergisi Kanunda yapılan değişikliklerin uygulamasına ilişkin usul ve esaslara değinilecektir.

2 - DAMGA VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

6728 sayılı Kanunla, Damga Vergisi Kanunda yapılan değişiklikle,
-Bir nüshandan fazla düzenlenen kağıtlardan yalnızca bir nüshası vergiye tabi olacak,
-Aynı kâğıtta birden fazla adi kefil ve garantör bulunması durumunda yalnız bir kefalet ve bir garanti taahhüdü için damga vergisi hesaplanacak,
-Aynı kağıtta asıl akit ve işlemle birlikte yer verilen pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin yaptırımı olarak belirlenen taahhütlerden damga vergisi alınmayacak,
-Azami tutardan vergi alınan sözleşmeler, sadece bedelin artırılmasını nedeniyle yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, tekrar damga vergisi alınmayacak,
-Kamu İhale Kanunu kapsamındaki ihalenin iptali nedeniyle, ihale kararının hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisi iade olunacak, ancak, sözleşmeye ait damga vergisi iade edilmeyecek,
-Kanuni süresinde düzeltme amacıyla verilen vergi beyannamelerinden damga vergisi alınmayacak,
-6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununda tanımlanan kiralayanlar ile finansal kiralama konusu malların tedarikçileri arasında imzalanan sözleşmeler ve bunların teminatına ilişkin düzenlenen kağıtlar da istisna kapsamına alınmış olup söz konusu kağıtlardan damga vergisi alınmayacaktır.
Ayrıca, Yapılan düzenleme ile, Damga Vergisi Kanununun istisna hükümlerinin yer aldığı  II Sayılı Listesinde değişiklikler yapılmıştır.



2.1 - Nüshalarda Damga Vergisi Uygulaması
Damga Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinin 1 fıkrasının 1 cümlesi, “Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtlardan, maktu vergiye tabi olanların her bir nüshası ayrı ayrı aynı miktarda; nispi vergiye tabi olanların ise sadece bir nüshası damga vergisine tabidir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Düzenleme öncesi, gerek nispi gerekse maktu damga vergisine tabi kağıtlar, nüsha sayısına göre ayrı ayrı aynı nispet ve miktarda damga vergisine tabi tutulmaktaydı.
Yapılan düzenleme sonrası, birden fazla nüsha olarak düzenlenen nispi vergiye tabi kağıtlarda sadece tek nüsha üzerinden damga vergisi hesaplanacaktır.
Maktu damga vergisine tabi kağıtlarda ise her bir nüshadan ayrı ayrı aynı miktarda vergi alınması uygulamasına devam edilecektir.



2.2 - Bir Kağıtta Üçüncü Kişinin Akdinin Bulunması
Kanunun 6’ncı maddesinin üçüncü fıkrası, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Ancak bu akit ve işlemlere asıl işlemin akitlerinden başka bir şahsın eklenen akit ve işlemi de ayrıca vergiye tabidir. Şu kadar ki; bir kağıt üzerinde birden fazla adi kefalet ve garanti taahhüdü bulunması halinde, ayrı ayrı olmak üzere bunlardan yalnızca birinden damga vergisi alınır.”
Buna göre, aynı kâğıtta asıl akit ve işlem yanında birden fazla adi kefil ve garantör bulunması durumunda, asıl akit yanında yalnız bir kefalet ve bir garanti taahhüdü için damga vergisi hesaplanacaktır.



2.3 - Bir Kağıtta Birden Fazla Akit Ve İşlem Bulunması
Kanunun 6’ncı maddesinin sonuna, “Pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin müeyyidesi mahiyetinde olan taahhütlerden, başlı başına bir sözleşmeye konu olmadıkça damga vergisi alınmaz.” şeklinde fıkra eklenmiştir.
Buna göre, asıl akit ve işlemle birlikte aynı kağıtta yer verilen pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin yaptırımı olarak belirlenen taahhütlerden damga vergisi alınmayacak, damga vergisi asıl akit konusu işlem üzerinden alınacaktır. Ancak söz konusu taahhütler, ayrı bir kağıtta düzenlenmesi ve başlı başına bir sözleşmeye konu olması durumunda damga vergisine konu teşkil edecektir.



2.4 - Azami Tutardan Vergi Alınması Uygulaması
Kanunun 14’üncü maddesinin 2. fıkrasının 1. Cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin değiştirilmesi halinde artan miktar aynı nispette vergiye tabidir. Birinci fıkraya göre azami tutardan vergi alınan mukavelenamelerin, diğer hükümlerinde değişiklik olmaksızın sadece bedelinin artması durumunda, artan bedele ilişkin bu hüküm uygulanmaz. Bunların devri halinde aslından alınan verginin dörtte biri alınır.”
Buna göre, azami tutardan vergi alınan sözleşmelere ilişkin olarak, sözleşmenin diğer hükümlerinde değişiklik olmaksızın sadece bedelin artırılmasına dair yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, değişikliğe ilişkin bu kağıt için artan bedel nedeniyle tekrar damga vergisi alınmayacaktır.
Öte yandan, sözleşmelerin bedeli dışında ilave iş ve miktar gibi unsurlarının da değiştirilmesi halinde, değişikliğe ilişkin artan tutardan ayrıca damga vergisi alınacaktır.



3 - DAMGA VERGİSİ KANUNUNA EKLİ (1) SAYILI TABLODA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

3.1 - Tabloya Yeni Sözleşme Türleri Eklenmesi
6728 sayılı Kanunla Damga Vergisi Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "I. Akitlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün “A. Belli parayı ihtiva eden kağıtlar” başlıklı fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
“7. Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlara ilişkin ön izin, irtifak hakkı veya kullanma izni sözleşmeleri (yatırım taahhüdü bulunanlar dâhil ön izin, irtifak hakkı veya kullanma izni süresine göre bulunacak bedel üzerinden) (Binde 9,48)
8. Resmî şekilde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri (Binde 9,48)
9. Resmî dairelerin mal ve hizmet alımlarına ilişkin yaptıkları ihalelerde, ihaleyi yapan idare ile düzenlenen sözleşmeler (Binde 9,48)
10. 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında düzenlenen:
a) Taksitle satış sözleşmeleri (Binde 9,48)
b) Ön ödemeli konut satış sözleşmeleri (Binde 9,48)
c) Devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri  (Binde 9,48)
ç) Paket tur sözleşmeleri (Binde 9,48)
d) Abonelik sözleşmeleri (Binde 9,48)
e) Mesafeli satış sözleşmeleri (Binde 9,48)
11. 7/6/2012 tarihli ve 6326 sayılı Turist Rehberliği Meslek Kanunu kapsamında düzenlenen turist rehberliğine ilişkin sözleşmeler (Binde 9,48)
12. 14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenen:
a) Toptan elektrik satış sözleşmeleri (Binde 9,48)
b) Perakende elektrik satış sözleşmeleri (Binde 9,48)
13. 18/4/2001 tarihli ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu kapsamında
düzenlenen:
a) Toptan doğal gaz satışına ilişkin sözleşmeler (Binde 9,48)
b) Tüketicilere doğal gaz satışına ilişkin sözleşmeler (Binde 9,48)”
Düzenleme yapılmadan önce, Damga Vergisi Kanuna ekli (1) sayılı tablodaki belli parayı ihtiva eden nispi vergiye tabi akitlerle ilgili kağıtlar 6 bent halinde ayrıştırılmışken yapılan düzenleme ile bölüme, bazı işlemlere ilişkin sözleşme türleri ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 6326 sayılı Turist Rehberliği Meslek Kanunu, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu kapsamında düzenlenen farklı sözleşme türleri ilave edilmiştir.
Kanuna ekli (1) sayılı tabloda ayrıca belirtilen sözleşmeler dışındaki belli para ihtiva eden sözleşmeler, söz konusu tablonun I/A-1 fıkrası uyarınca vergilendirilecektir.
Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yer alan kağıtlardan manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgelerde, belgenin güvenli elektronik imza kullanılmak suretiyle düzenlendiği anda damga vergisini doğuran olay meydana gelmektedir. Örneğin, elektronik ortamda oluşturulan ve belli parayı ihtiva eden mesafeli sözleşmeler, taraflarca 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununda tanımlanan güvenli elektronik imza ile imzalanmaları halinde damga vergisine tabi olacak, aksi durumda damga vergisine konu teşkil etmeyecektir.



3.2 - İhale Kararlarına İlişkin Damga Vergisi Uygulaması
6728 sayılı Kanunla, Damga Vergisi Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “II.Kararlar ve mazbatalar” başlıklı bölümünün (2) numaralı fıkrasına “(4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi halinde, bu ihale kararının hükmünden yararlanılmayan kısmına isabet eden damga vergisi ret ve iade olunur. Sözleşmenin düzenlenmiş olması durumunda sözleşmeye ilişkin damga vergisi ret ve iade edilmez.)” hüküm eklenmiştir.
Yapılan düzenleme sonrasında, Kamu İhale Kanunu kapsamındaki ihale makamı olan kurum ve kuruluşlara şikayet veya Kamu İhale Kurumuna itirazen şikayet ya da yargı kararı üzerine ihalenin iptal edilmesi nedeniyle hükmünden kısmen veya tamamen yararlanılmayan ihale kararına ait damga vergisi ret ve iade edilecektir.
Ancak, söz konusu ihale konusu işlerde sözleşme düzenlenmiş olması durumunda, sözleşmeye konu işin iptali halinde dahi sözleşmeye ait damga vergisinin iade edilmeyeceği hususuna açıklık getirilmiştir

3.3 - Düzeltme Amacıyla Verilen Vergi Beyannamelerine İlişkin Damga Vergisi
6728 sayılı Kanunla Damga Vergisi Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar” başlıklı bölümünün “2.Beyannameler” başlıklı fıkrasının (b) bendine, “Vergi beyannameleri:” ibaresinden sonra gelmek üzere “((f) bendi dahil olmak üzere, beyanname verme süresi içerisinde düzeltme amacıyla verilen beyannameler hariç)” şeklinde parantez içi hüküm eklenmiştir.
Buna göre, aylık prim ve hizmet belgesi ile muhtasar beyannamenin birleştirilerek verilmesiyle oluşturulan beyannameler dahil, kanuni süresinde düzeltme amacıyla verilen vergi beyannamelerinden damga vergisi alınmayacaktır.



4 - DAMGA VERGİSİ KANUNUNA EKLİ (2) SAYILI TABLODA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

İstisnalara İlişkin Düzenlemeler
Yapılan değişiklikle aşağıda belirtilen sözleşme, kağıt ve taahhütler damga vergisi istisnası kapsamına alınmıştır.
-Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketler ile yatırım fonlarının kuruluşlarına, pay devirlerine, sermaye artırımlarına ve süre uzatımlarına ilişkin olarak düzenlenen kağıtlar,
- Okul idareleri ile öğrenciler veya veliler arasında düzenlenen sözleşmeler,
-Sigorta sözleşmeleri dışındaki kağıtlar da asıl akit ve işlemle birlikte yer alan belli parayı ihtiva eden sigorta yaptırma taahhütleri ile bireysel emeklilik, gruba bağlı bireysel emeklilik, işveren grup emeklilik sözleşmeleri,
-6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında bankaların yanı sıra aracı kurumların taraf olduğu ya da bunlar aracılığıyla yapılan söz konusu fıkra kapsamındaki işlemler nedeniyle düzenlenen kağıtlar,
-Finansman şirketlerince kullandırılan kredilerin devrine ilişkin düzenlenen kağıtlar,
-Gayrimenkul yatırım fonlarının münhasıran gayrimenkul portföylerine ilişkin alım satım sözleşmeleri ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmeler,
-Damga vergisinden istisna olan kira sözleşmelerindeki kefalet şerhleri ve teminat taahhütleri,
-Sahipliğe dayalı kira sertifikasının yanı sıra Sermeye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen yönetim sözleşmesine, vadeli alım satım dahil alım satıma, ortaklığa, eser sözleşmesine dayalı farklı kira sertifikası türlerine göre düzenlenen kâğıtlar ve kira sertifikaları ödemeleri ile bunların teminatlarına ilişkin olarak düzenlenen her türlü kâğıtlar,
-Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yer alan yatırım mallarına ilişkin olarak Yatırım Teşvik Belgesi sahibi yatırımcılarla bu malların üreticileri ve tedarikçileri arasında düzenlenen kağıtlar,
-Münhasıran yatırım döneminde Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırıma yönelik gayri maddi hakların kiralanması ve satın alınmasına ilişkin düzenlenen kağıtlar,
-Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşasına yönelik düzenlenen sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar ve bu mahiyetteki kağıtlar,
-Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki yatırımlara yönelik danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlenen kağıtlar,
-Devlet yardımları hakkında kararlarla belirlenen yüksek ve orta-yüksek teknolojili sanayi sınıfında yer alan ürünlerin imalatına ilişkin olarak imalatçılar ile tedarikçileri arasında mal ve hizmet alımı nedeniyle düzenlenen kağıtlar,
-4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu ve aynı Kanunun uygulamasına ilişkin yayımlanan genel tebliğler ile düzenlenme zorunluluğu getirilen taahhütnameler,
-6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında ödeme hizmeti sağlayıcısı ile ödeme hizmeti kullanıcısı arasında düzenlenen tek seferlik ödeme sözleşmeler,
-Binalarda ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik olarak düzenlenen kağıtlar ile 6948 sayılı Sanayi Sicili Kanununa göre sanayi sicil belgesini haiz sanayi işletmelerince münhasıran imalat sanayinde kullanılmak üzere yeni makine ve teçhizat alımına yönelik düzenlenen kağıtlar,
-Ürünlerin yurt dışında tanıtım ve pazarlamasını sağlamak amacıyla, miktarı ticari teamüllere uygun örnek ürünler, tanıtım malzemeleri veya promosyon amaçlı ürünlerin bedelsiz ihracatına ilişkin düzenlenen kağıtlar ile yurt dışındaki fuarlara katılım amacıyla düzenlenen kağıtlar,
-Ülkemiz tersanelerinde her türlü gemi, yat ve diğer su araçlarının inşası, yenileme ve dönüşümü ile bakım ve onarımına ilişkin düzenlenen kağıtlar,
-Girişim sermayesi yatırım ortaklıkları ve girişim sermayesi yatırım fonlarının münhasıran girişim sermayesi yatırımları ile ilgili düzenlenen sözleşmeler ile bu sözleşmelere ilişkin düzenlenen diğer kağıtlar,
-Sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde sermaye piyasası araçlarının kredili alımı, açığa satışı ve ödünç alma ve verme işlemleri ile ilgili olarak aracı kurumlar ile yatırımcılar arasında düzenlenecek sözleşmeler,
-İleri teknolojiye sahip ve teknoloji transferi sağlayacak yurt dışında yerleşik şirketlerin satın alınmasına ilişkin düzenlenen kağıtlar ile bu alımlara yönelik mali ve hukuki danışmanlık hizmet alımına ilişkin düzenlenen kağıtlar.

İbrahim Ercan



[1] 9/8/2016 tarih ve 29796 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
[2] 11/7/1964 tarih ve 11751 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
[3] 28/9/2016 tarih ve 29482 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Devamını Oku…